Özet

İnsan cildinde yaşa bağlı olarak yaşlanma ve dış faktörlere bağlı olarak UV ışınlarına maruz kalma ile ciltte yaşlanma (foto-yaşlanma) gerçekleşir. 

Cilt biyolojisinin neredeyse her yönü yaşlanmadan etkilenir. Yaşamsal bariyer işlevi gören epidermisin kendini yenileme yeteneği yaşla birlikte azalır.

Cildin büyük bölümünü oluşturan ve güç ve esneklik kazandıran dermal kolajenöz hücre dışı matris, derinin mekanik özelliklerini ve dermal hücre fonksiyonlarını olumsuz bir şekilde etkileyen kademeli parçalanmaya maruz kalır.  Kolajen desteği ile bu yaşa bağlı etkiler giderilebilir. 

Anahtar Kelimeler: kolajen, collagen, kozmetik, dermatoloji,

Kolajen Nedir? Ne İşe Yarar?

Kolajen vücudun yapı taşları arasında yer alan takviye olarak da alınabilen cildin esnekliği ve dayanıklılığından sorumlu, eklemlerde de yer alan bir proteindir.  Yaşlanma ile birlikte vücudumuzdaki kolajen parçalanır ve vücudumuzda kolajen üretilmesi zorlaşır.

Düzenli ve sağlıklı beslenme ile vücudumuzda kolajen yapımına yardımcı olmakla birlikte dışarıdan takviye ve destekleyici maddeler ile vücudumuzdaki kolajen miktarının artışına yardımcı olabilir. Kolajen ciltteki kırışıklıkların giderilmesi cilt kuruluğunun azaltılması ayrıca eklem rahatsızlıklarının giderilmesi ve  eklemlerde hareketin kolaylaştırılması için kullanılır.

Kolajenin Derideki Potansiyel İşlevleri 

Hücre Yaşlanması ve Yenilenmesindeki Rolü

Cilt, diğer birçok organ gibi, zaman ilerlemesi ve buna bağlı hormonal ve diyet değişiklikleri ile birçok değişikliklere uğrar. Bununla birlikte, diğer birçok organın aksine cilt, özellikle güneşten gelen UV ışınından olmak üzere çevresel faktörlerden doğrudan etkilenir. 

UV ışınlarına kronik maruz kalma, yıllar geçmesinden kaynaklanan yaşlanmayla birlikte (kronolojik yaşlanma) üst üste gelen yaşlı bir fenotipe (foto-yaşlanma) neden olur. Sonuç olarak, vücudun yüz, boyun, kollar veya ellerin arkası gibi sıklıkla güneşe maruz kalan bölgeleri, vücudun diğer bölgelerine göre gözle görülür yaşlanma belirtilerini daha hızlı kazanır.

Tüm bu olayların sonunda derideki hücre dışı matrislerinde, Fibriller yani Tip 1 ve Tip 3 kolajenler azalır.  Bu kolajenlerin azalması biyokimyasal olarak yaşlanmış bir cildin belirtecidir. (1,2,3). Ciltte bu kolajenlerin miktarının azalması neticesinde de deride kırışıklık ve elastikiyet kaybı oluşur. (4) Kolajen içeren ürünlerin kullanılması ile elastikiyet kaybı giderilerek Hücre yaşlanması engellenebilir.

Sağlıklı Bir Cilt İçin Kolajen Takviyesi Alınmalı, Güneş Işınlarına Maruz Kalınmamalıdır.

Deride en bol bulunan yapısal protein olan tip I kolajenin organizasyonu ve yapısındaki değişiklikler cilt yaşlanmasının belirtecidir. Yaşlı bir ciltte genç cilde oranla kolajen fibrilleri daha düzensiz, yoğun kümelenmiş ve  kırılma eğiliminde gözlenmektedir. Özellikle Güneş ışınlarına maruz kalan cilt yaşlanma eğilimdedir topikal uygulama ile epidermal tabakaya iletilebilir, ve bu deformasyonlar cilde kullanılan krem yada serumlar ile azaltılabilir. (5)

Kolajen Oluşumunda C Vitaminin Etkisi

C Vitamini kolajen molekülünün üçüncül yapısını sabit tutan bir kofaktör olarak görev yapmasının yanı sıra gen ekspresyonunu da uyarır. Deride kolajen oluşumu çoğunlukla dermisteki fibroblastlar tarafından gerçekleşir. C vitamini olmadığında Fibroblastlar kolajen üretimini hem azaltır hem de oluşan proteinlerin yapısında değişimler meydana gelir. (6)

Serbest Radikallerin Kolajen Üretimine Etkisi

Serbest Radikaller, Dermal hücre dışı matriste parçalanmış kolajenin birikmesine ve cildin kronolojik olarak yaşlanmış ve foto-yaşlanmış insan derisinde kolajen üretiminde de sürekli azalmaya yol açar.  Genç deride, dermal hücre dışı matris içinde bulunan sağlam kolajen, fibroblastlara bağlanarak cilde mekanik direnç sağlar. 

Böyle Fibroblastlar gergin haldedir.  UV ışınlarına (foto-yaşlanma) veya oksidatif strese (kronolojik yaşlanma) maruz kaldığında, artan ROS, pro-kolajen üretimini azaltır. Kronik UV maruziyeti ve zamanın geçişi ile ortaya çıkan kolajen fragmanlarının birikmesi, dermal ekstraselüler matrisin mekanik ve fonksiyonel özelliklerini bozar. (7, 8)

Kolajenin Cilt Kuruluğuna Etkisi

Genç cilt sıkı, pürüzsüz ve parlak bir görünüme sahipken, zamanla içsel ve dışsal yaşlanma süreçleriyle dermis ve epidermisin yapısında derin değişiklikler meydana gelir. Dermisin kollajen yoğunluğu yaşla birlikte azalır ve dermal kalınlıkta bir azalma ile ilişkilidir. (9)

Dermal kollajen ağı, daha kısa ve daha az organize lifler sunarak ve bozulmuş kollajen parçalarını biriktirerek giderek daha fazla parçalanır. (10)  Papiller dermisin elastik lifleri yaşlanma sırasında bütünlüğünü kaybeder ve dermal-epidermal bileşkeye daha az ulaşır.

Esneklik ve güçteki bu genel kayıp, sarkma ve kırışmaya yol açar. (11, 12) Hem epidermiste hem de dermiste bol miktarda bulunan hyaluronik asit miktarı yaşla birlikte azalır. (13) Bu, yaşlanan insanların tipik olarak kuru cildine yol açan ve en önemlisi epidermal bariyer işlevini bozan nemi tutma kapasitesinin azalmasına yansır. (14)

Kolajen Takviyesinin Yara İyileşmesindeki Rolü

Yaralar, enfeksiyon oluşma ihtimali nedeniyle her zaman ciddiyeti koruyan bir konu olmuştur. Bu nedenle, yaraların kontrol altında tutulması, kapsamlı iyileşme ve ardından yaranın yara bölgesinden çıkarılması için her zaman ek çaba gerektirir. Kolajen içeren kremler ve biyomalzemelerin kronik yaraların tedavisindeki rolü iyi bilinmektedir.  Yara iyileşmesi için geliştirilen formülasyonların bileşiminde kolajen önemli bir bileşen olarak kabul edilir. (15)

Kolajen Cilt Kırışıkları Üzerindeki Etkisi

Yaşlanan cildin çeşitli klinik özellikleri arasında cilt kırışıklıkları en çok göze çarpan değişikliklerden biridir. Kronik kas kasılması veya yerçekimi kuvvetleri dahil olmak üzere çeşitli nedensel faktörlerin kırışıklık oluşumunu kolaylaştırdığı öne sürülse de, esas olarak dermal tabakayı destekleyen hücre dışı matrisin (ECM) kantitatif azalması ve kalitatif bozulmasının bunlardan biri olduğu düşünülmektedir. Bu noktada da ciltte bulunan Kolajen proteinin yapısı, düzeni, miktarı etkilidir ve takviye edilmesi gereklidir. (16)

Kolajen Eksikliği Belirtileri Nelerdir? 

Kolajen eksikliği cildimizde hemen fark edilebilir. Cildimiz sıkılığını, dinamik, gergin görünümünü yitirir ve sarkarak cilt eski parlaklığını kaybeder, kırışıklıklar gözle görülür halde belirginleşir. Ayrıca cildin nem oranının bozulmasına bağlı olarak cilt üzerinde kırışık, renk bozuklukları, yara, yanık, kesik gibi durumlarda iyileşmenin gecikmesi, solgun ve renksiz cilt görünümü, kaz ayağı görünümünde artış, göz ve yüz çevresinde morarma, çukurluk gibi değişiklikler görülebilir.

Cildin Maruz Kaldığı Zararlı Etkenler

Yaşam boyunca cildimizin maruz kaldığı zararlı etkenler;

  • Normal yaşlanmaya bağlı olarak bozulma, elastikiyet kaybına ve kırışıklık oluşumuna sebep olur.
  • Cildimiz Renk bozulmasına, kuruluğa ve hızlı kırışmaya yol açan elementlere maruz kalır
  • Cildimiz çeşitli Oksitleyici güzellik ve temizlik ürünlerine (saç boyaları, sabunlar, deterjanlar, ağartıcılar) maruz kalma dahil olmak üzere kimyasallara maruz kalır.
  • Ve son olarak cildimiz Yaralama ve yanma gibi doğrudan etkenlere maruz kalabilir.

Peki Kolajen Takviyesi Neden Gereklidir?

  • Kolajen ciltte bol miktarda bulunan proteindir. Yaşlanma ile birlikte cildin derin tabakalarında kolajen kaybı azalır. Buna bağlı olarak da cilt esnek ve dinamik görünümünü kaybeder. Elastikiyet kaybına bağlı olarak da kırışıklıklar artış gösterir. Kolajen içeren serum, krem ve tonikler kullanılarak cildin esnekliği artırılarak nem dengesi sağlanabilir. Kırışıklıklar önlenerek cildin geç görünmesi sağlanır.
  • Kolajen takviyesi Hyaluronik asit üretimi ile de ilişkilidir. Bu nedenle Kozmetik ürünlerde kolajen ve hyaluronik asit bir arada kullanılabilir.
  • Buna ilave olarak Askorbik asit içeren ürünlerde kullanılırsa Kolajen üretimi daha da artar.
  • Yaşlanmaya bağlı olarak ciltte selülit görünümü ortaya çıkar. Kolajen uygulamak özellikle kadınlarda kalça ve bacaklarda oluşan selülit görünümünü engeller.
  • Cildin daha parlak ve pürüzsüz görünmesini sağlar.
  • Cilt kuruluğunu engelleme de yardımcıdır.
  • Cildin maruz kaldığı etkilere karşı, Anti oksidan gibi davranarak serbest radikalleri ortadan kaldırırak hücre yaşlanmasını geciktirir. Bunun yanında hücre onarımını sağlayarak, yara iyileşmesinde de etkilidir.

Sağlıklı Bir Cilt İçin Kolajen

Kolajen Deride en bol bulunan lif oluşturan proteindir. İnsan derisinin yağsız kuru ağırlığının ~%80’ini oluşturur. Vucudumuzdaki tüm proteinlerin ise yaklaşık %30’u Kolajen proteinidir.

Dolayısıyla insan vücudu için önemli bir proteindir. Kolajen ismi Yunanca‘da tutkal anlamına gelen “kolla“ sözcüğünden gelir. Tıpkı bir tutkal gibi dokuları bir arada tutmayı sağlamaktadır. Temel işlevi bağ dokusunu güçlendirmek, cilde esneklik, dinç görünüm ve sıkılık kazandırmaktır.

Sadece Ciltte bulunmaz; bağ dokusu, tendon ve eklemler, damar duvarı, göz, diş, kemik ve saçlar da dahil olmak üzere tüm vücutta doku ve organlarda bulunur. 25 yaşından sonra kolajen üretimi vücudumuzda azalmaya başlar. Bu yaş aralığı 40 yaşlarına ulaştığında %10-20 arasında bir kolajen kaybı söz konusu olur.

Bu kayıplar normaldir. İnsan doğası gereği birçok dış etkenlere maruz kalır ve bunun yanında da doğal yaşlanma süreci vardır. Yaşımız ilerledikçe cildimizde kuruma, incelme, sarkma, kırışıklıklar, güneş lekeleri, yanık izleri, saç kalitesinde bozulma, tırnaklarda kırılma ortaya çıkar.

Kolajen proteini yaşlanma belirtilerini hafifletmeye yardımcı olur. Bu sayede kişinin cildinin daha dinamik, gergin, parlak bir görünüm kazanmasını sağlar. Kolajen takviyesi, cildin dışarıdan maruz kaldığı etkenlerin yarattığı toksik maddelerin zararlı etkilerini ortadan kaldırır.

Böylece yaşlanma sürecini yavaşlatarak kırışıklıkların belirgin hale gelmesini ve yeni kırışıklıkların oluşmasını engeller. Bunun yanında Kolajen takviyelerinin cilt kuruluğunu giderdiğini gösteren çalışmalar da vardır. Bunun yanında Kolajen takviyelerinin C vitamini, Hyaluronik asit içeren kremler, serumlar, tonik ve losyanların kullanılması onarım sürecini hızlandırır.

Kaynakça:
  1. SMITH, J. G., Jr, DAVIDSON, E. A., SAMS, W. M., Jr, & CLARK, R. D. (1962). Alterations in human dermal connective tissue with age and chronic sun damage. The Journal of investigative dermatology39, 347–350. https://doi.org/10.1038/jid.1962.122
  2. Lavker R. M. (1979). Structural alterations in exposed and unexposed aged skin. The Journal of investigative dermatology73(1), 59–66. https://doi.org/10.1111/1523-1747.ep12532763
  3. Pieraggi, M. T., Julian, M., & Bouissou, H. (1984). Fibroblast changes in cutaneous ageing. Virchows Archiv. A, Pathological anatomy and histopathology402(3), 275–287. https://doi.org/10.1007/BF00695081
  4. Hanson, K. M., & Simon, J. D. (1998). Epidermal trans-urocanic acid and the UV-A-induced photoaging of the skin. Proceedings of the National Academy of Sciences of the United States of America95(18), 10576–10578. https://doi.org/10.1073/pnas.95.18.10576
  5. Varani, J., Spearman, D., Perone, P., Fligiel, S. E., Datta, S. C., Wang, Z. Q., Shao, Y., Kang, S., Fisher, G. J., & Voorhees, J. J. (2001). Inhibition of type I procollagen synthesis by damaged collagen in photoaged skin and by collagenase-degraded collagen in vitro. The American journal of pathology158(3), 931–942. https://doi.org/10.1016/S0002-9440(10)64040-0
  6. Nusgens, B. V., Humbert, P., Rougier, A., Colige, A. C., Haftek, M., Lambert, C. A., Richard, A., Creidi, P., & Lapière, C. M. (2001). Topically applied vitamin C enhances the mRNA level of collagens I and III, their processing enzymes and tissue inhibitor of matrix metalloproteinase 1 in the human dermis. The Journal of investigative dermatology116(6), 853–859. https://doi.org/10.1046/j.0022-202x.2001.01362.x
  7. Harman D. (1992). Free radical theory of aging. Mutation research275(3-6), 257–266. https://doi.org/10.1016/0921-8734(92)90030-s
  8. Fisher, G. J., Quan, T., Purohit, T., Shao, Y., Cho, M. K., He, T., Varani, J., Kang, S., & Voorhees, J. J. (2009). Collagen fragmentation promotes oxidative stress and elevates matrix metalloproteinase-1 in fibroblasts in aged human skin. The American journal of pathology174(1), 101–114. https://doi.org/10.2353/ajpath.2009.080599
  9. Shuster, S., Black, M. M., & McVitie, E. (1975). The influence of age and sex on skin thickness, skin collagen and density. The British journal of dermatology93(6), 639–643. https://doi.org/10.1111/j.1365-2133.1975.tb05113.x
  10. Varani, J., Dame, M. K., Rittie, L., Fligiel, S. E., Kang, S., Fisher, G. J., & Voorhees, J. J. (2006). Decreased collagen production in chronologically aged skin: roles of age-dependent alteration in fibroblast function and defective mechanical stimulation. The American journal of pathology168(6), 1861–1868. https://doi.org/10.2353/ajpath.2006.051302
  11. Calleja-Agius, J., Brincat, M., & Borg, M. (2013). Skin connective tissue and ageing. Best practice & research. Clinical obstetrics & gynaecology27(5), 727–740. https://doi.org/10.1016/j.bpobgyn.2013.06.004
  12. Kligman, A. M., Zheng, P., & Lavker, R. M. (1985). The anatomy and pathogenesis of wrinkles. The British journal of dermatology113(1), 37–42. https://doi.org/10.1111/j.1365-2133.1985.tb02042.x
  13. Sakai, S., Yasuda, R., Sayo, T., Ishikawa, O., & Inoue, S. (2000). Hyaluronan exists in the normal stratum corneum. The Journal of investigative dermatology114(6), 1184–1187. https://doi.org/10.1046/j.1523-1747.2000.00992.x
  14. Verdier-Sévrain, S., & Bonté, F. (2007). Skin hydration: a review on its molecular mechanisms. Journal of cosmetic dermatology6(2), 75–82. https://doi.org/10.1111/j.1473-2165.2007.00300.x
  15. Sharma, S., Rai, V. K., Narang, R. K., & Markandeywar, T. S. (2022). Collagen-based formulations for wound healing: A literature review. Life sciences290, 120096. https://doi.org/10.1016/j.lfs.2021.120096
  16. Fisher, G. J., Kang, S., Varani, J., Bata-Csorgo, Z., Wan, Y., Datta, S., & Voorhees, J. J. (2002). Mechanisms of photoaging and chronological skin aging. Archives of dermatology138(11), 1462–1470. https://doi.org/10.1001/archderm.138.11.1462

 

 

Özet

Askorbik asit diğer ismi ile C vitamini Cilt yaşlanması, cilt onarımı, yara iyileşmesi, doku yenilenmesi gibi süreçlerin  düzenlenmesinde öenmli rol oynamaktadır. Bu yönü sayesinde  kozmetik  ürünlerin zorunlu bileşeni olarak görev yapar.

Bu derleme cildimizin doğal yaşam sürecinde maruz kaldığı zararlı etkenler  ve bu zararlı etkenlerin ciltteki olumsuz etkisini azaltmak amacı ile C vitamini kullanmanın faydalarını gösteren klinik araştırmaları özetlemeyi ve değerlendirmeyi amaçlamaktadır.

Anahtar Kelimeler: Askorbik asit, C vitamini, , kozmetik, dermatololoji.

C Vitamini Nedir? Ne İşe Yarar?

C vitamini diğer ismi ile  (askorbik asit), temel suda çözünür bir elektron verici basit, düşük moleküler ağırlıklı bir karbonhidrattır. C vitamini suda çözünen bir vitamindir. İnsan vücudu C vitamini üretimi için gerekli olan L-gulonolakton oksidaz adı verilen enzime sahip olmadığı için C vitamininin dışarıdan alınması gerekir. C Vitamini eksikliğinde iskorbit, cilt kalitesinin bozulması, diş eti hastalıkları diş kaybı,  kıl yapısında bozulma, deri altında kanama ( kırılganlık ve bağ dokusu morfolojisinin kaybı nedeniyle)  ve bunun yanı sıra geç yara iyileşmesi ( kolajen oluşumu ile ilişkili) görülür. (1)

C Vitaminin Derideki Potansiyel İşlevleri 

C Vitaminin Hücre Yaşlanması ve Yenilenmesindeki Rolü

Cildin  iki katmanı vardır ; epidermis ve dermis; epidermis tabakası yüzeye yakın olan tabakadır ve dermiş tabakasına göre 2-5 kat  daha fazla C vitamini bulundurur. (2)  Normal ve sağlıklı bir ciltte diğer vücut dokularında olduğu gibi yüksek konsantrasyonlarda C vitamini vardır.  Derideki C vitamininin çoğu hücre içi bölmelerde görülmektedir. Derideki vitamin C seviyeleri de birçok vücut organındaki hücrelerdeki miktar ile yakındır. Ancak yetersiz beslenme, stres, Uv ışınlarına maruz kalma, sigara kullanımı gibi durumlarda Ciltteki C vitamini oranını azalmaya başlar.

C Vitaminin Kolajen Oluşumundaki Etkisi

C Vitamini kolajen molekülünün üçüncül yapısını sabit tutan bir kofaktör olarak görev yapmasının yanı sıra gen ekspresyonunu da uyarır. Deride kolajen oluşumu çoğunlukla dermisteki fibroblastlar tarafından gerçekleşir. C vitamini olmadığında Fibroblastlar kolajen üretimini  hem azaltır hem de oluşan proteinlerin yapısında değişimler meydana gelir. (3)

Serbest Radikalleri Temizleme Etkisi

Günlük yaşamda cildimiz bir çok dış faktörlere maruz kalır. Örneğin UV radyonları, güneş ışınları vs gibi bu gibi dış faktörler cildimizde oksidatif hasara sebebiyet verir.

C vitamini  enzimatik savunmaları (katalaz, glutatyon peroksidaz ve süperoksit dismutaz) ve diğer enzimatik olmayan savunmaları (E vitamini, glutatyon, ürik asit ve karotenoidler gibi diğer farazi antioksidanlar) içeren antioksidanlardan bir tanesidir. Antioksidanların cilde oksidatif hasarı önleme kapasitesini belirlemek için yürütülen çalışmalarının çoğu, bu bileşiklerin bir kokteylini kullanmıştır. (4,6 )

Bunun yanı sıra  C vitamini, E vitamini ( 4, 5, 7 )   ile birlikte kullanıldığında ciltteki oksidatif hasarı azaltmada özellikle etkilidir . C vitamini burada E vitamini rejeneratörü olarak  işlev görür. Ve Böylece bu önemli lipitte çözünür radikal temizleyiciyi olan E vitaminini etkili bir şekilde geri dönüştürür ve hücre zarı yapılarındaki oksidatif hasarı azaltır. (8)

C Vitamini Eksikliği

C vitamini eksikliğinde ciltte fonksiyon kayıpları meydana gelir. Özellikle kolajen eksikliğine bağlı olarak yara iyileşmesi geç gerçekleşmektedir. Bunun yanında kırılganlığın artması ve bağ dokusunun morfolojik kayıpları ile birlikte deri altı kanamalar C vitamini eksik olan kişilerde daha fazla gözlemlenir.

Sağlıklı Bir Cilt İçin C Vitamini Hem Takviye Gıda Olarak Hem de Krem, Losyon, Tonik Vb. Solüsyonlar İle Desteklenebilir

C vitamini gıda ile yeterli miktarda alınmadığı  zaman kan plazma seviyelerinde eksikliği gözlenir bu gibi durumlarda  bir miktar C vitamini topikal uygulama ile epidermal tabakaya iletilebilir, ve bu eksiklik cilde kullanılan krem yada serumlar ile giderilebilir.   C vitamini suda çözünür ve yüklü bir moleküldür. Epidermal hücrelerin uç kısımlarında yük farkı olduğu için bariyer görevi görerek C vitaminini iter. Ancak Ortamda pH seviyesi 4 ün altında olduğunda bir miktar emilim meydana gelir. Bu sayede C vitamini Cilt tarafından emilir. (9)

Fotoyaşlanma ve UV Hasarına Karşı C Vitamini Aracılı Koruma

UV ışınlarına  maruz kalma nedeniyle ciltte meydana gelen değişikliklerin, daha yavaş olan ‘doğal’ yaşlanma süreciyle pek çok ortak noktası vardır; önemli bir fark, daha akut bir başlangıçtır. 

C vitamininin UV den kaynaklanan hasarı azalttığı  bilinmektedir. (10, 11, 12) UV kaynaklı foto-yaşlanma söz konusu ise ciltte doğrudan radikaller üretilmeye başlar ve antioksidan takviyesi gereklidir. Bu süreçte C vitamini hem topikal hem de diyetle alınmalıdır. (11,13,14 ). UV ışığının epidermisteki C vitamini içeriğini tükettiği görülmektedir.

(15,16) Yapılan deneysel çalışmalarda UV ışınlarına maruz kalmış kültüre edilen keratinosit hücrelerinde lipid peroksidasyonunu önler ve keratinositi apoptozdan koruyarak hücre ölümü engeller. (17, 18). UV ışınlarına karşı etkili koruma için E vitamini ile C vitamini kombinasyonları çok etkilidir. Bu kombinasyon ayrıca aşırı UV maruziyetinin neden olduğu iltihabı da azaltır. (19)

C Vitaminin Cilt Kuruluğuna Etkisi

Hücre kültürü çalışmaları, C vitamini takviyesinin lipitlerin üretimini artırdığı ve keratonistlerin farklılaşmasını indüklediğini göstermişse de C vitaminin cilt kuruluğunu etkileyip etkilemediği konusunda kesin bir sonuca varmak zordur. (20)

Vitaminin Cilt Kırışıkları Üzerinde Etkisi

Kırışıklıklar kronolojik yaşlanma sırasında oluşur ve UV ışınlarına maruz kalma veya sigara içme gibi dış etkenler ile süreç belirgin şekilde hızlanır. Kırışıklık oluşumunun derinin alt dermal tabakasındaki değişikliklerden kaynaklandığı düşünülmektedir. (21) Bunun yanında Kolajen kaybının, kolajen ve elastik liflerin bozulmasının ve dermal-epidermal bileşkedeki değişikliklerin kırışıklık oluşumuna  katkıda bulunabileceği düşünülür. (21, 22, 23, 24, 25)

Ciltteki kırışıklıkların veya ince çizgilerin görünümü, dış görünüş  üzerinde büyük bir etkiye sahiptir ve bu nedenle genellikle çalışmalarının odak noktasıdır.  Genellikle Cilt kırışıklıklarının giderilmesi için diğer antioksidanlar ve diğer doğal bileşikler ile bir karışım oluşturularak topikal uygulamalar yapılarak çalışılmıştır. Yapılan bu çalışmalarda da kırışıklık ölçümünün zor olması nedeni ile tam olarak kırışıklıkları engellediği söylenemez. Ancak en güncel çalışmalarda çeşitli cilt katmanlarının kalınlığını belirlemek için gelişmiş ultrasonografi tekniği gibi teknolojileri kullanarak kırışıklıklarının derecesini belirlemeyi amaçlamıştır. (26)

C Vitaminin Yara iİileşmesindeki Rolü

Yara iyileşmesi 3 aşamadan oluşan karmaşık bir süreçtir. İnflamasyon, yeni doku oluşumu ve yeniden şekillenme (27) C vitamini kolajen sentezinde önemli bir kofaktördür. (28) yara bölgesinde hızlıca lokal inflamasyon ve kolajen üretimi başlar bu nedenle C vitamini hem topikal olarak uygulanabilir hemde besin takviyesi olarak alınabilir. (29) C vitamini ve E vitamini takviyesi geniş yanıkları olan çocuklarda yara iyileşmesini hızlandırmıştır. Son zamanlarda yapılan bir çalışmada C vitaminini silikon jel içinde topikal olarak uygulanması kalıcı yara izi oluşmasında önemli bir azalma ile sonuçlanmıştır. (30)

Cildin Maruz Kaldığı Zararlı Etkenler

Yaşam boyunca cildimizin maruz kaldığı zararlı etkenler;

  • Normal yaşlanmaya bağlı olarak bozulma, elastikiyet kaybına ve kırışıklık oluşumuna sebep olur.
  • Cildimiz Renk bozulmasına, kuruluğa ve hızlı kırışmaya yol açan elementlere maruz kalır
  • Cildimiz çeşitli Oksitleyici güzellik ve temizlik ürünlerine (saç boyaları, sabunlar, deterjanlar, ağartıcılar) maruz kalma dahil olmak üzere kimyasallara maruz kalır.
  • Ve son olarak cildimiz Yaralama ve yanma gibi doğrudan etkenlere maruz kalabilir.

Peki C Vitamini Neden Gereklidir?

  • Cilt fibroblastları, kolajen sentezi ve dermiste kolajen/elastin dengesinin düzenlenmesi için C vitaminine mutlaka ihtiyaç vardır.  Kültüre edilmiş hücrelerle ilgili çok sayıda in vitro veri vardır. Ek olarak, hayvanlara C vitamini takviyesi, in vivo kolajen sentezinde artış göstermiştir.
  • Deri keratinositleri, yüksek konsantrasyonlarda C vitamini biriktirme kapasitesine sahiptir ve bu, E vitamini ile birlikte UV ışınlarına karşı koruma sağlar. Bu bilgiler, hayvan ve insan çalışmalarından elde edilen destekleyici bilgilerle kültürlenmiş hücrelerle yapılan in vitro çalışmalardan elde edilebilir.
  • Kültürde keratinositlerin analizi, C vitamininin antioksidan enzimlerin gen ekspresyonunu, fosfolipidlerin organizasyonunu ve birikimini etkilediğini ve stratum corneum oluşumunu ve genel olarak epitelin farklılaşmasını desteklediğini göstermiştir.
  • Topikal uygulama yoluyla C vitamininin cilde iletilmesi öenmlidir. Bazı insan çalışmaları UV ışınlarından korunma açısından faydalı bir etki önermiş olsa da, en etkili formülasyonlar hem C hem de E vitaminlerini birlikte cilde iletilmesi ile gerçekleşir.
  • İyi  bir cilt sağlığı için, meyve ve sebze alımı önemli bir faktördür. C Vitamini Meyve ve sebzelerde aktif bileşen tanımlanmamıştır
  • İnsan derisindeki yaşlanma belirtileri, C vitamini takviyesi ile iyileştirilebilir. Cilt değişikliklerinin ölçülmesi zor olsa da, bir dizi çalışma bunu desteklemektedir. Bazı çalışmalar, C vitamininin kolajen birikimi ve kırışıklık derinliğini azalttığına dair önemli veriler sunmaktadır.
  • C vitamini takviyesi, yara iyileşmesine büyük ölçüde yardımcı olur ve sert tabakalı yara oluşumunu en aza indirir. Bu, insanlarda ve hayvanlarda yapılan çok sayıda klinik çalışmada kanıtlanmıştır.

Askorbik Asit

C vitamini yani Askorbik asit suda çözünen bir vitamindir. İnsan vücudu C vitamini üretimi için gerekli olan L-gulonolakton oksidaz adı verilen enzime sahip olmadığı için C vitamininin dışarıdan alınması gerekir.

Günlük yaşamımızda cildimiz normal yaşlanmaya bağlı olarak deforme olur, buna ilave olarak  elastikiyet kaybı ve kırışıklık oluşumu gözlenir, ayrıca çeşitli ışınlara maruz kalma sonucunda cilt renginin  bozulması, cilt kuruluğuna ve hızlı kırışmaya yol açan elementlere maruz kalır.  

Ayrıca cildimiz Çeşitli Oksitleyici güzellik ve temizlik ürünlerine (saç boyaları, sabunlar, deterjanlar, ağartıcılar) ve  çeşitli kimyasallara maruz kalmanın yanı sıra yaralama ve yanma gibi doğrudan etkenlerle de karşı karşıyadır. İşte bu dış faktörler cildimiz üzerindeki birçok olumsuz etki yaratır.  

C vitamininin aslında bilinen en önemli etkisi insan vücudunda bağışıklık sistemini güçlendirmesidir.  Bunun yanında C vitamini vücuda hem besinsel hem de topikal olarak uygulandığı zaman; Askorbik asit isminden de anlaşılacağı gibi asitli bir bileşik olduğu için cildin üst tabakalarına peeling etkisi yaparak daha pürüzsüz görünmesini sağlar.

Cildin renk tonunu eşitler. Göz altı morluklarının giderilmesinde yardımcı olur. Kolajen üretimine yardımcı olduğu için cildin esnek olmasını sağlar. Cildin daha parlak, daha canlı görünmesini sağlar. Ciltteki ince çizgilerin yok edilmesi ve Anti-aging etkisi ile kırışıklıkların giderilmesine yardımcı olur. Kolajen ve elastin üretimine katkıda bulunduğu için yara izlerinin oluşmasını da engeller. Ayrıca Ciltte biriken toksik maddelerin, serbest radikallerin giderilmesi ile de yüzdeki solgun ve yorgun görünümü alır.

Kaynakça
  • Talarico, V., Aloe, M., Barreca, M., Galati, M. C., & Raiola, G. (2014). Do you remember scurvy?. La Clinica terapeutica165(5), 253–256. https://doi.org/10.7417/CT.2014.1755

 

 

  • Nusgens, B. V., Humbert, P., Rougier, A., Colige, A. C., Haftek, M., Lambert, C. A., Richard, A., Creidi, P., & Lapière, C. M. (2001). Topically applied vitamin C enhances the mRNA level of collagens I and III, their processing enzymes and tissue inhibitor of matrix metalloproteinase 1 in the human dermis. The Journal of investigative dermatology116(6), 853–859. https://doi.org/10.1046/j.0022-202x.2001.01362.x

 

  • Stewart, M. S., Cameron, G. S., & Pence, B. C. (1996). Antioxidant nutrients protect against UVB-induced oxidative damage to DNA of mouse keratinocytes in culture. The Journal of investigative dermatology106(5), 1086–1089. https://doi.org/10.1111/1523-1747.ep12339344

 

  • Lin, J. Y., Selim, M. A., Shea, C. R., Grichnik, J. M., Omar, M. M., Monteiro-Riviere, N. A., & Pinnell, S. R. (2003). UV photoprotection by combination topical antioxidants vitamin C and vitamin E. Journal of the American Academy of Dermatology48(6), 866–874. https://doi.org/10.1067/mjd.2003.425

 

  • Darr, D., Dunston, S., Faust, H., & Pinnell, S. (1996). Effectiveness of antioxidants (vitamin C and E) with and without sunscreens as topical photoprotectants. Acta dermato-venereologica76(4), 264–268. https://doi.org/10.2340/0001555576264268

 

  • Dreher, F., Gabard, B., Schwindt, D. A., & Maibach, H. I. (1998). Topical melatonin in combination with vitamins E and C protects skin from ultraviolet-induced erythema: a human study in vivo. The British journal of dermatology139(2), 332–339. https://doi.org/10.1046/j.1365-2133.1998.02447.x

 

  • Tanaka, K., Hashimoto, T., Tokumaru, S., Iguchi, H., & Kojo, S. (1997). Interactions between vitamin C and vitamin E are observed in tissues of inherently scorbutic rats. The Journal of nutrition127(10), 2060–2064. https://doi.org/10.1093/jn/127.10.2060

 

 

  • McArdle, F., Rhodes, L. E., Parslew, R., Jack, C. I., Friedmann, P. S., & Jackson, M. J. (2002). UVR-induced oxidative stress in human skin in vivo: effects of oral vitamin C supplementation. Free radical biology & medicine33(10), 1355–1362. https://doi.org/10.1016/s0891-5849(02)01042-0

 

  • Lin, J. Y., Selim, M. A., Shea, C. R., Grichnik, J. M., Omar, M. M., Monteiro-Riviere, N. A., & Pinnell, S. R. (2003). UV photoprotection by combination topical antioxidants vitamin C and vitamin E. Journal of the American Academy of Dermatology48(6), 866–874. https://doi.org/10.1067/mjd.2003.425

 

  • Darr, D., Dunston, S., Faust, H., & Pinnell, S. (1996). Effectiveness of antioxidants (vitamin C and E) with and without sunscreens as topical photoprotectants. Acta dermato-venereologica76(4), 264–268. https://doi.org/10.2340/0001555576264268

 

  • Nakamura, T., Pinnell, S. R., Darr, D., Kurimoto, I., Itami, S., Yoshikawa, K., & Streilein, J. W. (1997). Vitamin C abrogates the deleterious effects of UVB radiation on cutaneous immunity by a mechanism that does not depend on TNF-alpha. The Journal of investigative dermatology109(1), 20–24. https://doi.org/10.1111/1523-1747.ep12276349

 

 

  • Buettner, G. R., Motten, A. G., Hall, R. D., & Chignell, C. F. (1987). ESR detection of endogenous ascorbate free radical in mouse skin: enhancement of radical production during UV irradiation following application of chlorpromazine. Photochemistry and photobiology46(2), 161–164. https://doi.org/10.1111/j.1751-1097.1987.tb04751.x

 

  • Crisan, D., Roman, I., Crisan, M., Scharffetter-Kochanek, K., & Badea, R. (2015). The role of vitamin C in pushing back the boundaries of skin aging: an ultrasonographic approach. Clinical, cosmetic and investigational dermatology8, 463–470. https://doi.org/10.2147/CCID.S84903

 

  • Savini, I., Catani, M. V., Rossi, A., Duranti, G., Melino, G., & Avigliano, L. (2002). Characterization of keratinocyte differentiation induced by ascorbic acid: protein kinase C involvement and vitamin C homeostasis. The Journal of investigative dermatology118(2), 372–379. https://doi.org/10.1046/j.0022-202x.2001.01624.x

 

  • Kang, J. S., Kim, H. N., Jung, D. J., Kim, J. E., Mun, G. H., Kim, Y. S., Cho, D., Shin, D. H., Hwang, Y. I., & Lee, W. J. (2007). Regulation of UVB-induced IL-8 and MCP-1 production in skin keratinocytes by increasing vitamin C uptake via the redistribution of SVCT-1 from the cytosol to the membrane. The Journal of investigative dermatology127(3), 698–706. https://doi.org/10.1038/sj.jid.5700572

 

  • Fuchs, J., & Kern, H. (1998). Modulation of UV-light-induced skin inflammation by D-alpha-tocopherol and L-ascorbic acid: a clinical study using solar simulated radiation. Free radical biology & medicine25(9), 1006–1012. https://doi.org/10.1016/s0891-5849(98)00132-4

 

  • Savini, I., Catani, M. V., Rossi, A., Duranti, G., Melino, G., & Avigliano, L. (2002). Characterization of keratinocyte differentiation induced by ascorbic acid: protein kinase C involvement and vitamin C homeostasis. The Journal of investigative dermatology118(2), 372–379. https://doi.org/10.1046/j.0022-202x.2001.01624.x

 

 

  • Puizina-Ivić N. (2008). Skin aging. Acta dermatovenerologica Alpina, Pannonica, et Adriatica17(2), 47–54.

 

  • Craven, N. M., Watson, R. E., Jones, C. J., Shuttleworth, C. A., Kielty, C. M., & Griffiths, C. E. (1997). Clinical features of photodamaged human skin are associated with a reduction in collagen VII. The British journal of dermatology137(3), 344–350.

 

  • Sachs, D. L., Rittié, L., Chubb, H. A., Orringer, J., Fisher, G., & Voorhees, J. J. (2013). Hypo-collagenesis in photoaged skin predicts response to anti-aging cosmeceuticals. Journal of cosmetic dermatology12(2), 108–115. https://doi.org/10.1111/jocd.12037

 

  • Contet-Audonneau, J. L., Jeanmaire, C., & Pauly, G. (1999). A histological study of human wrinkle structures: comparison between sun-exposed areas of the face, with or without wrinkles, and sun-protected areas. The British journal of dermatology140(6), 1038–1047. https://doi.org/10.1046/j.1365-2133.1999.02901.x

 

  • Bertuccelli, G., Zerbinati, N., Marcellino, M., Nanda Kumar, N. S., He, F., Tsepakolenko, V., Cervi, J., Lorenzetti, A., & Marotta, F. (2016). Effect of a quality-controlled fermented nutraceutical on skin aging markers: An antioxidant-control, double-blind study. Experimental and therapeutic medicine11(3), 909–916. https://doi.org/10.3892/etm.2016.3011

 

 

  • Carr, A. C., & Vissers, M. C. (2012). Good nutrition matters: hypovitaminosis C associated with depressed mood and poor wound healing. The New Zealand medical journal125(1362), 107–109.

 

  • Yun, I. S., Yoo, H. S., Kim, Y. O., & Rah, D. K. (2013). Improved scar appearance with combined use of silicone gel and vitamin C for Asian patients: a comparative case series. Aesthetic plastic surgery37(6), 1176–1181. https://doi.org/10.1007/s00266-013-0210-5

 

  • Yun, I. S., Yoo, H. S., Kim, Y. O., & Rah, D. K. (2013). Improved scar appearance with combined use of silicone gel and vitamin C for Asian patients: a comparative case series. Aesthetic plastic surgery37(6), 1176–1181. https://doi.org/10.1007/s00266-013-0210-5

Güneş kremi kullanımıyla ilgili de en çok akla gelen sorulardan biride yaz aylarında kullanılıp kışın kullanılmasının gerekli olup olmadığıdır. Ancak uzmanlar tarafından da kanıtlanmış olup cilt sağlığımız için kışında güneş kremi kullanmanın gerekli olduğudur.

Yazları güneş cildimize daha fazla etki etse de kış aylarında da cildimize zarar verebilmektedir.

Havanın kapalı olduğu günlerde bile güneş ışınlarının zararı yalnızca %20-30 oranlarında azalmaktadır.  

SPF’nin yaz anılarınızın ve rutininizin bir parçası olması mantıklı olsa da, bu cilt bakım ürününü yalnızca sıcak hava ayları için ayırmak yanlış olur. 

Bu yüzden burada, kışında güneş kremi kullanılır mı? Sorusuna dair gerçekleri öğrenmek istiyorsanız okumaya devam edebilirsiniz. 

Güneş Kremi Neden Kullanmalıyız?

Güneş kremini cildimizi güneşin zararlı ışınlarından korumak için kullanmalıyız.

Ayrıca erken yaşlanma ve cilt sağlığının bozulmaması adına her mevsimde güneş kremini kullanmak gerekmektedir.

Kışın Güneş Kremi Kullanılır Mı?

Kışın güneş ışınlarının azaldığı bir dönemdir. Ancak güneş ışınlarının cildinize zararı, kışın da vardır.

UV ışınları bulutların arasından geçip cildimize zarar verebilir. Deri hücrelerinin çoğu, güneşin dalgalarından neredeyse iki kat daha fazla hasar görür. 

  • Foto-yaşlanma, pigmentasyon, deri kanseri ve kızarıklıkların oluşturulmasına yol açan bu ışınlardan kurtulmak için, güneş kremi kullanmalısınız.
  • Güneş kremi cilt kanserini önlemede de kış ayları boyunca önemini korumaktadır.
  • Kışın güneş kremi kullanmak cildinizi önemli ölçüde korumakta olup cilde zararlı olan güneş ışınlarına karşı bir direnç oluşturur.
  • Güneş kreminin kışında uygulanması güneşte oluşan lekelerin oluşumunu engeller.
  • Yaşlanmanın gecikmesini de sağlamaktadır.

Güneş Kremlerinin Cilt Tipine Uygun Seçmek

Güneş kremlerini cildimize göre doğru seçmek için öncelikle cildimizin ihtiyaçlarını bilmemiz gerekmektedir.

Cilt tipiniz yağlıysa daha fazla yağlanmaması için az yağlı bir güneş kremi tercih etmelisiniz.

Cildinizin neme ihtiyacı var ise daha nemlendirici özelliği yüksek olan bir ürün tercih edebilirsiniz.

Kışın Güneşten Yanabilir Misiniz?

Tıpkı güneş hasarı gibi, güneş yanıkları da sadece yaz aylarında olmamaktadır. 

Kışın yanmayacağınız varsayımı, UVB ışınlarının yazın en güçlü olmasından kaynaklanıyor olabilir. Bununla birlikte, kışın güneş kremi sürmezseniz, uzmanlar yanabileceğinizi belirtmektedir. 

Yanıklardan sorumlu olan UVB ışınları tüm yıl boyunca cildi etkileyebilir. Kışın güneşin etkilerini daha az fark edebilirsiniz. 

Genellikle kışın daha az açıkta kalan bir cilt vardır ve yaza göre dışarıda daha az zaman geçirebilirsiniz. Yine de bu, yanıkların mümkün olmadığı anlamına gelmemektedir.

Kışın normal cilt tipine sahip kişiler SPF 15-30 arasında bir güneş koruyucu uygulayabilirler.

Açık bir ten rengine sahip kişiler ise SPF 30-50 arası bir güneş kremi kullanabilirler.

Kışın Cildinizi Güneşten Nasıl Korursunuz?

Kışın da her ne kadar güneşin size zarar vermiyormuş gibi geldiği anlarda bile cildinizi UV ışınlarından korumak için güneş kreminizi sürmelisiniz.

Tavsiye İçerik: Güneş Lekeleri Nasıl Yok Edilir?

Sıkça Sorulan Sorular:
Karlı Havada Güneş Kremi Kullanılmalı Mı?

Zararlı olan güneş ışınları, kar üstünden yansıma yaparak cildimizde yanık izleri bırakabilir. 

Kar yanığı olarak adlandırılan bu durumu yaşamamak adına karlı havalarda da mutlaka güneş kreminizi kullanmalısınız.

Güneş Kremi Hangi Aylarda Kullanılır?

Güneş kremlerini havaların ısınması ile değil her mevsim düzenli bir şekilde kullanmalıyız.

Yılın 12 ayı da cildimizi güneş ışınlarından korumamız gerekmektedir. Bu yüzden güneş koruyucularını dışarı çıkmadan sürmeyi unutmayın.

Kışın Güneş Kremini Kaç Saatte Bir Uygulamalı

Cilt problemlerinin önüne geçmek adına yazın olduğu gibi kış aylarında da güneş kreminizi kullanmayı eksik etmemelisiniz.

Güneş kremlerinin etkisinin en fazla 4 saat olduğu bilinmektedir. Bu yüzden güneş kremlerini 4 saatte bir yenilenmesi gerektiği söylenmektedir.

Güneş Kremleri Cildi Beyazlatır Mı?

Cildimizi yüksek seviye de koruyan güneş kremleri gözle görülebilir şekilde cildin beyazlamasını sağlamaktadır.

Bu yazımızda kışın güneş kremi kullanılır mı? Sorusunun cevabını verirken güneş kreminin önemine de değindik. Daha fazlası için sitemizdeki diğer makalelere göz atabilirsiniz.

Güneş lekeleri çok yaygın görülen bir cilt problemi durumudur. Özellikle yaz mevsiminde güneşte korumasız kalmaktan ortaya çıkar. 

Güneş lekeleri herkeste olabilir ancak açık tenli ve 40 yaşından büyük kişilerde daha fazla yaygındır.

Gerçek güneş lekeleri zararsız olup tedavi edilebilmesi mümkündür. Güneş lekeleri nasıl yok edilir? Sorusunu sizde merak ediyorsanız yazımızdan faydalanıp okumaya devam edebilirsiniz.

Güneş Lekesi Nedir?

Güneş lekesi nedir? Sorusu özellikle yaz aylarında çokça merak ediklen sorulardan birisidir. Güneş lekesi, cildin aşırı güneşe maruz kalmasından sonra yapısında oluşan renk değişimleri durumudur.

Güneşe maruz kaldıktan sonra ciltte gelişen düz kahverengi lekelere denir.

Şekil ve boyut olarak değişirler ve genellikle vücudunuzun yüzünüz, omuzlarınız, kollarınız ve ellerinizin arkası gibi güneşe en çok maruz kalan bölgelerinde ortaya çıkarlar.

Güneş Lekesi Neden Olur?

Güneş lekeleri birçok nedene bağlı olarak oluşabilmektedir. Bunları aşağıda sıralayalım:

  • UV ışınlarına fazla maruz kalma
  • Kozmetik uygulamalar
  • İlaçlar
  • Gebelik
  • Guatr hastalığı gibi hormonal nedenlerde güneş lekesinin oluşmasına katkı sağlamaktadır.

Güneş Lekeleri Nasıl Yok Edilir?

Güneş lekelerinin görünümünü yok edecek veya azaltabilecek hem evde hem de profesyonel yardım alarak geçirme yöntemleri mevcuttur.

Aşağıdakiler, güneş lekelerinin solmasına veya yok olmasına yardımcı olacak bazı ev tedavileridir:

  • Aloe Vera
  • C Vitamini
  • E Vitamini
  • Elma Sirkesi
  • Limon Suyu
  • Bal
  • Yeşil Çay
  • Süt
  • Patates
Aloe Vera

Çalışmalar doğrultusunda aloe vera bitkilerinde bulunan aktif bileşikler olan aloesin ve aloinin güneş lekelerini hafifletmede yardımcı olmaktadır.

C Vitamini

Bu doğal antioksidanın cildinizdeki güneş lekelerini geçirmede çeşitli faydaları vardır. Cildinizi UVA ve UVB ışınlarından korur, kollajen üretimini destekler ve koyu lekeleri aydınlatmada etkili olur.

E Vitamini 

E vitamini güneş hasarına karşı bir koruma sağlar. E vitamini takviyesi ile C vitamini birlikte alındığında cildinizin sağlığı iyileşebilir. Ayrıca güneş lekelerini ve güneş hasarını hafifletmeye yardımcı olur. 

Elma Sirkesi

Elma sirkesinde bulunan asetik asit, cilt pigmentasyonunda ki lekeleri hafifletmeye ve cildinizin genel görünümünü iyileştirmeye yardımcı olabilir.

Limon Suyu

Limon suyu uzun yıllardır saçları ve cildi aydınlatmada kullanılmaktadır. Aynı zamanda cilt aydınlatıcı kremlerde yaygın bir bileşendir. 

Ancak limon suyu asidiktir ve cildi tahriş edip kurumaya sebebiyet verebilmektedir. Bu sebeple kullanımına dikkat edilmelidir.

Bal

Antioksidanlarla dolu olan bal, yıllardır cilt ürünlerinde kullanılmaktadır. Yeni hücre büyümesine teşvik ettiği gibi uygulandığında da güneş lekelerinin solmasına yardımcı olmaktadır.

Yeşil Çay

Yeşil çay antioksidan özelliğine sahip bir bitki olup cilt bakımında da kullanılmaktadır. Özellikle güneş lekelerinde oldukça etkilidir. 

Ortalama 5 dakika demledikten sonra bir pamuk yardımıyla güneş lekelerine uygulayabilirsiniz. 

Süt

Süt laktik asit bakımından zengin olduğu için güneş lekelerini geçirmede etkilidir. Özellikle ekşi sütün cilt renginin solmasını tedavi etmede etkili olduğu söylenmektedir.

Sütü pamukla güneş lekelerinin olduğu bölgeye sürüp 15 dakika bekletin. Daha sonra yıkayabilirsiniz.

Patates

Doğal peeling etkisi sayılan patates, cildi ölü hücrelerden arındırıp güneş lekelerinin açılmasına yardımcı olur. Aynı zamanda patates nemlendirici işlevi görmektedir.

Bir dilim patatesi güneş lekesinin üzerinde birkaç dakika gezdirin. 10-15 dakika beklettikten sonra soğuk suyla durulayabilirsiniz.

Güneş Lekelerinin Uzmanlar Tarafından Tedavisi

Güneş lekelerini geçirebilen veya görünümlerini önemli ölçüde azaltabilen birkaç profesyonel tedavi de mevcuttur. Bu tedavilerin tümü bir cilt bakımı uzmanı tarafından yapılmalıdır.

  • Lazer Yüzey Yenileme
  • Kimyasal Peeling

Lazer Yüzey Yenileme

Lazerle cilt yenileme sırasında, güneşten zarar görmüş cildi katman katman ortadan kaldırarak ışık vermek için çubuk benzeri bir cihaz kullanılır.

Yüzde lazer yenileme, ne kadar çok güneş lekesinin olduğuna bağlı olarak 30 dakikadan iki saate kadar sürebilir. İyileşme 10-20 gün arasında olur.

Lazer uygulamasını sonbahar veya kış aylarında tercih etmelisiniz. Bu tedavi yöntemi cildinizi daha hassas bir hale getireceği için cildinizi iyi korumadığınız halde güneş lekesi oluşumunu arttırabilir.

Kimyasal Peeling

Bu yöntem cilde bir asit solüsyonu uygulanmasını içerir. Bunun sonunda cilt soyularak yeni cilde yer açmış olur. 

Kimyasal peeling ağrılı olabilir ve birkaç dakika süren bir yanma hissine neden olabilir.

Bu işlemden sonra cildinizi korumaya özen göstermelisiniz.

Güneş Lekelerinin Riskleri

Güneş lekeleri zararsızdır ve sağlığınız için herhangi bir risk oluşturmaz.

Güneş lekesi tedavileri genellikle güvenlidir, ancak herhangi bir tıbbi tedavide prosedürde olduğu gibi her zaman bir miktar risk vardır. Herhangi bir ev tedavisini kullanmadan önce daima doktorla konuşmalısınız.

Cildinizde sizi endişelendiren herhangi bir nokta varsa özellikle de görünümü değişmiş ise doktorunuza görünmeyi ihmal etmeyin.

Güneş Lekeleri Nasıl Önlenir?

UVA ve UVB ışınlarına maruz kalma süresini sınırlandırarak yüzünüzdeki güneş lekelerini önleyebilirsiniz. Bunu şu şekilde yapabilirsiniz:

  • Sabah 10 ile akşam 3 arasında güneşten kaçınmak
  • Dışarı çıkmadan önce güneş koruyucu uygulamak ve her iki saatte bir yenilemek 
  • Güneş kremi içeren makyaj ürünlerini seçmek
  • Cildinizi giysi ve şapkalarla örtmek
  • Lekeye eğilimli ciltler için özel olarak üretilen güneş kremi sürmek

Tavsiye İçerik: Kızarmadan Bronzlaşmak İçin Ne Yapmalıyım?

Sıkça Sorulan Sorular:
Güneş Lekelerinden Kurtulmak Mümkün Mü?

Güneş lekelerine kesin olarak bir çözüm yoktur. Etkili bir tedaviyle azalıp, belli belirsiz olsalar da eğer cildinizi güneşten korumaya özen göstermezseniz geri gelebilirler.

Güneş Lekelerine Hangi Sabun İyi Gelir?

Güneş lekelerini azaltmak için özellikle havuç sabununun iyi geldiği söylenmektedir. Havuç sabunu ayrıca çiller içinde etkilidir.

Aynı zamanda bıttım sabunu da güneş lekeleri için koruyucudur. Düzenli kullanımında güneş lekelerinin azaldığını fark edeceksiniz.

Yüzdeki Güneş Lekelerine Hangi Yağ İyi Gelir?

Limon yağı, ıtır yağı, gül yağı, bergamot yağı, kantaron yağı ve bunun yanında gül suyu toniği güneş lekelerini önlemede yardımcı olur.

Özellikle kantaron yağı güneş yanıklarında bile etkilidir. Ciltteki kızarıklığı azaltıp, düzenli kullanımında ise tamamen yok edebilir. Aynı zamanda sivilce lekelerinin temizlenmesine de yardımcı olmaktadır.

Günün Hangi Zamanında Güneş Daha Zararsızdır?

Güneş sabah 10’dan önce, akşam da 17.00’den sonra daha az zararlıdır. Fakat bu saat aralıklarında da mutlaka güneş koruyucunuzu sürmelisiniz.

Güneş lekeleri nasıl yok edilir? ile ilgili yazımızı faydalı bulduysanız diğer yazılarımıza da göz atabilirsiniz. Daha fazlası için lütfen yorum yapmayı unutmayın.

Burun üstündeki siyah noktalar, günlük hayatımızda gittikçe yaygınlaşan ve genellikle gözle dikkat çeken bir durumdur. 

Bu noktalar cilt yüzeyine yükselen sivilcelerdir. Bir gözenek tıkandığında veya kapandığında beyaz nokta olarak bilinir. Ancak üst kısım açık kaldığından siyah nokta oluşmaktadır.

Burnunuzdaki siyah noktalarla sorun yaşıyorsanız ve burundaki siyah nokta nasıl geçer? sorusunu merak ediyor iseniz yazımızdan faydalanıp okumaya devam edebilirsiniz.

Siyah Nokta Nedir Ve Neden Oluşur?

Siyah noktalar bir sivilce türü olup ciltte aşırı yağ ve ölü derinin birikmesiyle oluşur. Koyu renkli leke gibi görünebilirler. 

Özellikle burun üstünde ortaya çıkıp rahatsız edici bir görüntüye neden olabilmektedirler. Burundaki siyah noktaların neden oluştuğu etkenleri şu şekilde sıralayabiliriz:

Burunda Siyah Nokta Neden Çıkar Madde Made

  1. Cilt temizliğinin doğru yapılmaması
  2. Cilt tipinin yağlı olması
  3. Genetik yatkınlık
  4. Yanlış ürün kullanılması
  5. Yoğun terleme
  6. Hormonal değişiklikler 

Burunda Siyah Nokta Neden Oluşur?

Burun üstündeki siyah noktalar genellikle liflerin tıkanmasından dolayı oluşmaktadır. 

Cilt kuruluğu, hormonal dengesizlikler, kötü beslenme ve bazı siyah nokta için üretilen ürünlere bağlı olarak da burun üstündeki siyah nokta oluşumu etkilenebilmektedir.

Burundaki Siyah Nokta Görünümü Nasıl Geçer?

Burundaki siyah nokta görünümünün geçmesi için öncelikle cilt sağlığını korumak çok önemlidir.

  1. Yüzünüzü Günde Mutlaka İki Kez Yıkayın
  2. Siyah Nokta Bantlarını Deneyin
  3. Yağsız Güneş Kremi Kullanın
  4. Pul Pul Dökülmesini Sağlamak
  5. Kil Maskesi
  6. Kömür Maskeleri 
  7. Salisilik Asit 

Yüzünüzü Günde Mutlaka İki Kez Yıkayın

Gece yüzünüze bulaşmış olabilecek kir veya bakterileri temizlemek için sabahları yüzümüzü yıkamamız gerekmektedir. Ayrıca yastık kılıflarını düzenli olarak değiştirmek de cilt sağlığımız için daha uygundur.

Burnun daha fazla yağ üretmesine neden olabilecek aşırı temizlemeye dikkat etmeniz gerekmektedir.

Siyah Nokta Bantlarını Deneyin

Siyah nokta bantları, bir cilt katmanını geçici olarak kaldırır ve bununla birlikte genellikle siyah noktayı oluşturan oksitlenmiş yağ ve kir gelir.

En iyi sonuçları elde etmek için, gözenekleri açmak üzere önceden yüzünüzü (örneğin, çok dikkatli olmak üzere bir tencere kaynar su üzerinde) buharlamayı deneyebilirsiniz.

Siyah nokta bantları gözeneklerin geçici olarak daha küçük görünmesini sağlayabilseler de, aynı zamanda cilde yardımcı olan önemli doğal yağları ve kıl köklerini öldürebilir.

Sürekli olarak siyah nokta bantlarını yapmak tahrişe ve kuruluğa neden olabilmektedir. Bu yüzden kullanımına dikkat edilmelidir.

Yağsız Güneş Kremi Kullanın

Aşırı yağın neden olabileceği, cildin üzerine güneş kremi sürmek biraz tuhaf gelebilir. 

Ancak siyah nokta görünümünün artmaması için yağsız güneş kremlerini tercih edebilir ve cildinizin türü ne olursa olsun yağlı, kuru veya hassas güneş kremi sürmelisiniz.

Pul Pul Dökülmesini Sağlamak

Pul pul dökülmeyi düşündüğünüzde, sert veya kaba bir şekilde ovma olarak düşünebilirsiniz. Fakat bunlar sivilceleri ve siyah noktaların daha fazla artmasına sebep olabilir. 

Kullanabileceğiniz nazik kimyasallar mevcuttur. Alfa ve beta hidroksit asitleri (AHA’lar ve BHA’lar) içerenleri deneyebilirsiniz.

Bunlar, ölü cilt hücrelerinin çıkarılmasına yardımcı olan nazik asitlerdir. Diğer ürünlerin cilde daha iyi nüfuz etmesinin ve etkili çalışmasının önünü açmaya yardımcı olurlar.

Akne için olan BHA olan salisilik asidi duymuş olabilirsiniz. BHA’lar yağda çözünür ve gözeneklerin temizlenmesine yardımcı olur. 

AHA’ların ve BHA’ların, cildi UVA ve UVB ışınlarına karşı daha savunmasız hale getirebileceğini unutmayıp, dışarı çıkarken güneş kremini sürmelisiniz.

Kil Maskesi

Kil maskeleri, cildin fazla yağdan kurtulmasına yardımcı olur ve tıkanmış gözeneklerdeki kiri gevşetmeye ve hatta gidermeye yardımcı olabilir. 

Kil gözeneğe girer ve yavaş yavaş kiri ve yağı temizleyebilir.

Kömür Maskeleri

Kömür maskeleri harika bir temizleyicidir. Kiri çıkarmaya yardımcı olmak için gözeneklerin derinliklerinde çalışır.

Salisilik Asit 

Salisilik asitler, burun üstündeki siyah noktaların çözümlemeye kavuşmasına yardımcı olabilir. 

Ancak vücudunuzun her yerinde kullanmak zehirlenmelere neden olabilmektedir. Buna bağlı olarak ürünleri aşırı kullanmaktan kaçınmalıyız. 

Akne ile savaşmak için yaratılmış olsalar bile aynı anda çok fazla ürün denemek cildinizi bozabilir. Bu da burundaki siyah noktaları şiddetlendirebilir.

Bir veya iki ürünle devam edip, nemlendirici kullanmayı unutmamalıyız. Çünkü çok kuru cilt aşırı yağ üreterek siyah noktaları artırabilir.

Burundaki Siyah Noktanın Oluşmaması İçin Kaçınılması Gerekenler

Burundaki siyah nokta görünümünü kendi başınıza, bir profesyonel  yardımı almadan sıkmaya, patlatmaya veya çıkarmaya çalışmak yanlıştır. 

Bu kızarıklık, tahriş veya kalıcı yara izine neden olabilir. Bu nedenle burun üstündeki siyah noktalardan kendi başınıza sıkarak kurtulmak yerine mutlaka bir profesyonelden yardım almalısınız.

Ya da yazımızda bahsettiğimiz burundaki siyah nokta görünümü nasıl geçer, sorusunun yöntemlerinden yararlanıp kurtulmaya çalışabilirsiniz.

Tavsiye İçerik: Kulak İçi Siyah Noktalar Nasıl Temizlenir?

Sıkça Sorulan Sorular:
Siyah Noktaları Sıkmak Doğru Mu?

Siyah noktalarınızı sıkmak iltihaplanmaya ve yara izine sebep olabileceğinden kesinlikle sıkılmaktan kaçınılmalıdır.

Burnumda Neden Daha Fazla Siyah Nokta Oluşuyor?

Burun, yüzün diğer kısımlarına göre kıyasla daha fazla yağ bezine sahip olduğundan dolayı daha hızlı bir şekilde gözeneklerin tıkanmasına sebep olur. Bu durum burundaki siyah nokta oluşumunu arttırır.

Burundaki siyah nokta görünümü nasıl geçer? başlıklı yazımızı beğendiyseniz ve bu konuda bilgilendiğinizi düşünüyorsanız yorum yapmayı unutmayın.

Kulak içi siyah noktalar, tıkalı gözeneklerin neden olduğu bir tür cilt problemi durumudur. Gözeneklerinizi tıkayan ve sertleşmiş bir madde oluşturan yağ, ölü deri hücreleri ve kir birleşiminden kaynaklanmaktadır. 

Siyah noktalar genellikle T bölgelerinde daha sık görülürse, vücudun herhangi bir yerinde olabilmektedirler. Özellikle kulak içerisinde veya çevresinde olduklarında daha da rahatsız edici hale gelirler. Kulaklar siyah noktalara karşı daha hassastır. Bu da temizliğinin daha zor anlamına gelmesini ifade eder.

Kulak içi siyah noktalar nasıl temizlenir? Sorusuna yanıt arıyorsanız bu yazımız tam da size göre önerilerimizden faydalanmak için okumaya devam edebilirsiniz.

Kulak İçinde Siyah Noktalara Ne Sebep Olur ?

Herkesin yağ bezleri vardır. Aslında bunlar cildin doğal nemlenebilmesi için gerekli olan bir durumdur. Yağ bezleri, yalnızca fazla aktif hale gelip aşırı sebum ürettiklerinde problem haline gelebilir. Bu durum genellikle yağlı veya karma cilt tiplerine sahip kişilerde görülür.

Aşağıdaki risk faktörleri tıkanmış gözeneklerinin sayısını arttırarak daha fazla siyah noktaya sebep olabilir:

 Kulak İçinde Siyah Noktalara Ne Sebep Olur ?

  • Hormonal Dalgalanma
  • İlaçlar
  • Ölü Cilt Hücrelerinin Temizlenmemesi
  • Aşırı Vücut Yağı Üretmek
  • Dengesiz Beslenme

Beyaz noktalar da tıkanmış gözeneklerden kaynaklansa da, kapalı kafaları vardır.

Kulak İçi Siyah Noktalar Nasıl Temizlenir?

Kulağımızın içindeki siyah noktalar sağlık açısından bir zarar teşkil etmese de hoş bir görünüme sahip değillerdir.

Kulak içindeki siyah noktalardan kurtulabilmek için vücudunuzun diğer bölgelerindeki siyah noktalardan kurtulma yöntemlerinden faydalanabiliriz. 

Ancak aradaki fark, kulaklarınızdaki derinin daha hassas olması ve tam olarak o bölgeyi göremediğiniz için daha dikkatli olunması gerektiğidir.

  1. Kulak Temizliği
  2. Pul Pul Dökülme
  3. Akne İlacı
  4. Çay Ağacı Yağı
  5. Çıkarmayı Deneyin
  • Kulak Temizliği 

Kulaklarınızda birikebilecek fazla yağı, ve kiri temizlemenin en iyi yollarından biri kulaklarınızı her gün yıkamaktır. 

Bunu duşta yapmak oldukça kolaydır. Parmaklarınızı veya yumuşak bir bez yardımıyla yapabilirsiniz.

  • Pul Pul Dökün

Pul pul dökme yöntemi cilt tonunuzu matlaştıran ve gözeneklerinizi tıkayan ölü deri hücrelerinin atılmasına yardımcı olur. Buna kulaklarınız da dahildir.

Haftada bir kez kulaklarınızı çevreleyen hassas cilde nazikçe peeling yapabilirsiniz.

  • Akne İlacı

Bazı akne ilaçları, hassas kulaklarınızın içindeki ve çevresindeki siyah noktaların çıkarılmasına da yardımcı olabilir. 

Salisilik asit, gözenekleri açarak ve ölü deri hücrelerini temizleyerek çalışan yararlı bir reçetesiz ilaçtır.

Salisilik asit çok sayıda akne ürününde mevcuttur. Uygulanırken cildinizin tahriş olmaması adına dikkatli olunması gerekmektedir.

  • Çay Ağacı Yağı

Çay ağacı yağı antibakteriyel özelliğe sahiptir. Bu da siyah noktaların geçmesinde oldukça etkilidir.

Bir parça pamuğa iki üç damla çay ağacı yağını damlattıktan sonra siyah noktalarınızın üzerine sürebilirsiniz. 

Kulağınızın içindeki siyah noktalar geçene kadar bunu günde 1-2 defa uygulayabilirsiniz.

  • Çıkarmayı Deneyin

Çıkarmayı denemek, inatçı siyah noktalar için son çare olabilir. Tırnak veya saç tokası kullanmak yerine, cildinizde iz veya kesik bırakmayacak bir çıkarma aleti satın almalısınız. 

Yine de, profesyonel düzeydeki çıkarma araçlarını bile kulaklarınızda kullanmak zor olabilir.

İlk olarak, tıkalı gözenekleri yumuşatmak için bölgeyi ılık bir bez ile temizleyin. Strelize edilmiş bir çıkarıcı ile siyah noktanın kenarına metal halkayla basarak çıkarıp temizleyin.

Aleti doğrudan siyah noktanıza bastırmadığınızdan emin olmalısınız. Bu hassas kulaklarınızdaki cildinizin yırtılmasına neden olabilir. İşiniz bittiğinde kulağınızı yıkayabilirsiniz.

Dermatoloğunuzu Ne Zaman Görmelisiniz?

Evde siyah nokta giderme yöntemleri bazı kişilerde işe yarasa da her durumda işe yaramaz. 

Siyah noktalarınız kulaklarınızda geri geliyorsa veya bölge genelinde yaygın bir vakanız varsa, dermatoloğunuza görünme vakti gelmiş olabilir.

Bir dermatolog, kulaktaki siyah noktalara birkaç farklı şekilde yardımcı olabilir. Profesyonel çıkarma araçlarıyla, siyah noktaları güvenli ve derinlemesine çıkarabilirler.

Bu, kulağınızın içini veya arkasını çok iyi göremeyeceğinizden dolayı, çıkarmaları sizin yapmanızdan çok daha etkili olabilir.

Kulaklarınızda ve vücudunuzun diğer bölgelerinde tekrarlayan siyah noktalarınız varsa dermatoloğunuz size akne ilacı yazabilir. 

Bu ürünlerin birçoğunun cildinizi güneşe karşı daha hassas hale getirebileceğini unutmamalısınız. Bu nedenle yanıkları önlemek için bol miktarda güneş kremi kullandığınızdan emin olun.

Gelecekteki Siyah Noktaların Oluşması Nasıl Engellenir?

Kulağınızdaki siyah noktalardan kurtulmanın bir başka yolu da, en başta onları önlemeye yardımcı olmaktır. Bu görev, kulaklarınızı temiz tutmaya ve fazla yağdan arındırmaya bağlıdır. 

Tedavilerin çoğu siyah noktanın kendisini birebir tedavi etmez, ancak diğerlerinin oluşmasını engeller. Aşağıdaki adımları göz önünde bulundurabilirsiniz:

  • Her gün kulaklarınızı yıkayın. Kulaklarınızdaki fazla yağı almak, o bölgedeki tıkanmış gözeneklerin sayısını azaltabilir. 
  • Saçınızı günlük olarak şampuanlayın. Bu saçınızdan kulaklarınıza yağ ve kir birikmesini önlemeye yardımcı olur. Bu yıkamayı atlamanız gerekiyorsa, kuru bir şampuan kullanın ve saçınızı geriye doğru toplayın.
  • Kulağınıza değen nesneleri haftalık olarak yıkayın ve temizleyin. Bunlar kulaklıklar,yastık kılıfları,cep telefonları ve kulaklarınızın düzenli olarak maruz kaldığı diğer öğeleri içerir.
  • Siyah noktaları parmaklarınızla veya tırnaklarınızla patlatmaktan kaçının. Sonuçta, bu tahrişe neden olabilir ve daha fazla kesintiye yol açar. Ayrıca yara izi de oluşabilir.
  • Akne ürünlerini önerilenden daha fazla uygulamayın. Kulaklarınızın içindeki ve çevresindeki cilt hassastır ve çok fazla akne ürünü nedeniyle tahrişe daha yatkındır.   
  • Cildinizi çok fazla kurutmamaya özen gösterin. Cilt kurudukça yağ bezleriniz daha fazla sebum üretebilir ve bu da daha fazla siyah noktaya yol açabilir.

Tavsiye İçerik: Burundaki Siyah Nokta Görünümü Nasıl Geçer?

Sıkça Sorulan Sorular:
Siyah Nokta Temizlenmeli Mi?

Siyah noktaları sıkarak temizlememeliyiz. Bu hem siyah nokta oluşumunu arttırır hem de siyah noktanın yerinde iz kalmasına neden olur. Bu yüzden siyah noktaları sıkmak yerine yazımızdaki temizleme önerilerini tercih edebilirsiniz.

Siyah Nokta Kendi Kendine Geçer Mi?

Siyah noktalar temizlenmediği sürece kendi kendine geçmezler. Aksine siyah noktalar varlığını korumakla kalmayıp kendini de yenilemeye devam etmektedirler.

Yani dışarıdan bir etki olmadığı sürece siyah nokta oluşumu devam etmektedir. Bu nedenle kendi kendine geçmesini beklemek yerine temizleme yöntemlerinden faydalanmalısınız.

Diş Macunu Siyah Noktalara İyi Gelir Mi?

Diş macunu yöntemi çok fazla önerilse de doğru değildir. Uzmanlar tarafından onaylanmamış bir yöntemdir. Sebebi ise diş macununun gözeneklerin kurumasına neden olmasıdır. 

Yazımızda kulak içi siyah noktalar nasıl temizlenir? Adlı başlığı ele aldık. Bunun yanında kulak içi siyah noktaların neden olduğu ve nasıl önlenebileceğini de aktarmış olduk. Yazımızı beğendiyseniz ve önerilerimizden yararlandıysanız yorum yapmayı unutmayın.

Tırnaklarınızı yemeyi durduramıyor olabilirsiniz. Tırnak yemek, tırnak koparmak sağlıklı olmaması ile birlikte estetik gözükmemesi yüzünden de kişiyi mutsuz edebilir. Tırnak yeme alışkanlığı, küçüklükten itibaren stres bozukluğu sonucu veya sadece tırnak yiyen anne babanın taklit edilmesi ile başlayabilir.

Tırnak yeme hastalığının nedenleri arasında stres, en çok bilinen neden olsa da bebeklik döneminden gelen; parmak emme alışkanlığının bir uzantısı olabilmekle birlikte ebeveynlerden öğrenilen bir davranış da olabilir. 

Tırnak yeme alışkanlığını bırakmak için uygulayabileceğiniz bazı tedaviler fiziksel yöntemlerden ziyade konuyu uzman psikologlarla konuşmak ve sorunun nedenini öğrenerek tedavi uygulamakla çözülebilir. Bununla birlikte tırnak yeme alışkanlığınızı evde tedavi yöntemleri ile azaltabilir, tamamen kurtulabilirsiniz. Tırnak yemeyi bırakmak zor olsa da imkansız değil. Yazımıza devam etmeden önce de şunu belirtmek isteriz ki düzenli bakım yapılan tırnak ve tırnak etleri estetik olarak sizi daha memnun edeceği için tırnaklarınızı daha az yiyeceksiniz. 

Tırnak yeme alışkanlığının ne olduğunu anladığımıza göre, tırnak yeme probleminden evde tedavi yöntemleri ile nasıl çözüme kavuşturacağımıza da bakabiliriz. Yazımızı okumaya devam ederek kendiniz için en uygun çözümü bulabilirsiniz. 

Tırnak Yeme Nasıl Bırakılır? 5 Doğal Çözüm

Tırnak yeme problemine sahipseniz ve tırnaklarınızın görüntüsünden rahatsız oluyorsanız, tırnak yeme alışkanlığından kurtulmak istiyorsanız evde uygulayabileceğiniz birkaç tedavi ile tırnak yeme hastalığından kurtulabilirsiniz. Bu yöntemler sırasıyla:

  1. Sarımsak ve Limon Kürü
  2. Çay Ağacı Yağı
  3. Meyan Kökü
  4. Sakız Çiğnemek
  5. Papatya Çayı ile Rahatlamak

Sarımsak ve Limon Kürü

Tırnaklarınızı yediğiniz için oluşan tırnak bozulmaları ve kanayan etlerinizi tedavi etmek için sarımsak ve limon karışımı hazırlayın. Dilediğiniz kadar sarımsak ve limon eklediğiniz bu karışımı tırnaklarınıza, tırnak etlerinize sürün. Hem tırnak etlerinizi rahatlatıcak olan bu karışım, kokusu sayesinde de elinizi ağzınıza götürdüğünüzde sizi rahatsız edecektir. Tabi bu karışımı evde olacağınız bir gün yapmanızı öneririz. Aksi halde sarımsak kokusundan rahatsız olacak tek kişi siz olmayabilirsiniz. 

Çay Ağacı Yağı

Çay ağacı yağı sayesinde tırnaklarınıza bakım yapacak, aynı zamanda acı tadı sayesinde kısa sürede tırnaklarınızı yemekten vazgeçeceksiniz. Gece uyumdan evvel tırnaklarınıza çay ağacı yağı ile masaj yaparsanız tırnaklarınız ve etleriniz beslenmiş olacak. Tırnaklarınız güzel gözüktükçe zaten koparmak istemeyeceksiniz. 

Meyan Kökü

Bu sefer size vereceğimiz yöntem, direkt olarak tırnak bakımını etkilemese de tırnağınızı yemekten alıkoymak için yapabileceğiniz bir şey olacak. Meyan kökü, stres yüzünden tırnağınızı yemek yerine çiğneyebileceğiniz bir ürün. 

Sakız Çiğnemek

Stres yüzünden tırnaklarınızı yemeye başladıysanız, üstte de verdiğimiz yöntem gibi sakızı da aynı şekilde oyalanmak ve tırnaklarınızı yememek için çiğneyebilirsiniz. Sakız çiğneyerek hem tırnaklarınıza zarar vermeyecek hem de çene kaslarınızı çalıştırmış olacaksınız. 

Papatya Çayı ile Rahatlamak

Papatya çayı direkt tırnak yemenin önüne geçmeyen bir yöntem olsa da, stres yüzünden tırnak yeme alışkanlığınıza iyi gelebilir. Unutmayın ki önemli olan sakin bir ruh halinde olmak. Bu yüzden papatya çayı dışında sizi sakinleştiren başka çayları da rahatlamak için kullanabilirsiniz. 

Tırnak Yemenin Zararları Nelerdir?

Tırnak yemek bırakması zor olabilen bir alışkanlık olması ile birlikte uzun vadede vücudumuza zarar veren yan etkileri olabilir. Bu etkenlerden en önemlisi tırnaklarımızdaki bakterilerin ağız yoluyla vücuda girebilmesi. Tırnak yemenin başka bir uzun dönemli sonucu ise ağız içi enfeksiyonlardır. Ağız içi enfeksiyonlar, diğer enfeksiyonlara nazaran iyileşmesi daha uzun sürer. Bu yüzden ellerinizin temiz ve bakımlı olması önem arz eder.

Tırnaklarınızı uzun süredir koparan, yiyen biriyseniz tırnaklarınızın şeklinin değiştiğini göreceksinizdir. Bu yüzden kendinize en uygun gördüğünüz tedavi yöntemi ile tırnaklarınızı yemeyi bırakarak tırnaklarınızın sağlığı ve bakımlı tırnaklar için bir adım atmış olacaksınız. 

Tırnak yeme sonucu oluşabilen bir diğer sağlık problemi bağırsak parazitlerinin çoğalmasıdır. Tırnakları ısırmak ve yutmak sonucu oluşan birikmeyle bağırsak parazitlenmesi oluşabilir. Bağırsak parazitlenmesi dışında tırnakların yutulması sonucu mideniz sindiremediği için tırnak yemek mideye ve bağırsaklara zarar verir.

Tavsiye İçerik: El ve Ayak Kurumasına Ne İyi Gelir?

Sıkça Sorulan Sorular:
Tırnak Uzatmak İçin Ne Yapılmalı?

Tırnaklarınızı uzatmak istiyorsanız öncelikle tırnaklarınızı sağlamlaştırmalı, dış etkenlere karşı koruduktan sonra uzatmak için zeytinyağı, hindistan cevizi yağı veya keten yağı gibi kolay ulaşılabilen ürünlerle besleyerek uzamasına katkı sağlamalısınız. 

Tırnak Sararmasını Önlemek İçin Yapılacaklar

Tırnak sararmasının en yaygın nedeni ara vermeden oje sürmektir. Yapacağınız ilk şey oje sürmeye bir süre ara vermekle birlikte çeşitli karışımlarla tırnak kürü yapmak olacak. Bunun için yoğurt ve karbonat karışımı, limonlu ılık su, menekşe yağı gibi karışım ve ürünler ile tırnaklarınıza maske yaparak tırnak sararmasının önüne geçebilirsiniz. 

Tırnak Batması Nasıl Tedavi Edilir?

Tırnak batması, günlük hayatta kişiye acı verecek kadar tırnağın ete batması durumudur. Bu durumu engellemek veya geçici olarak acısını azaltmak için uygulayabileceğiniz bazı ev yapımı tedaviler mümkün. İltihapların temizlenmesi amacıyla ve batan tırnağı rahatlatmak amacıyla elma sirkesi koyduğunuz kapta 15 dakika ayağınızı bekletip törpü yapabilirsiniz. Bu şekilde tırnak batmasını geçici olarak tedavi edebilirsiniz. 

Tırnak yemeyi bırakmak ve tırnak bakımı için verdiğimiz tavsiyeler üstüne yazımızı beğendiyseniz başka yazılarımızı da okumayı unutmayın. Tırnak yemek, tırnak koparmak hakkında var olan sorularınızı bize yorumlar kısmından yazmayı ihmal etmeyin. 

Selülit, özellikle kadınların en büyük problemi. Selülit ve çatlaklar en zayıfımızdan en kilolumuza kadar herkesin vücudunda bulunabilir ve bu bir hastalık değildir. Biz büyüyüp geliştikçe vücudumuz da bu yolda bize eşlik ederken belli süreçlerden geçer. Bu süreç içinde lekelenmek, kilo almak-vermek, selülit ve çatlakların ortaya çıkması doğaldır. 

Özellikle bacak selülitleriniz yüzünden istediğinizi giyinemiyor, hatta bacaklarınızın görünmesi düşüncesi sizi korkutuyorsa şunu söyleyebiliriz ki bacak selülitlerinden kurtulmak mümkün. Hormonel dengesizlikler dışında çoğunlukla günlük hayatımızda tükettiğimiz gıdalar ve belli alışkanlıklar sonucu oluşan selülitler, doğal yollarla nasıl giderilir? sorusunun cevabı için okumaya devam ediniz.

Doğal Yollarla Selülit Nasıl Giderilir?   Doğal Yollarla Selülit Nasıl Geçer?

Selülit Nedir?

Özellikle bacaklarda görülen ve heterojen görüntüye sahip selülit, portakal kabuğu görünümündedir. Selülit, belli başlı pozisyonlarda; yani otururken daha çok ortaya çıkıyor olabilir. Selülit, ergenlik dönemine girmiş kadınların 90%’ında bulunur ve normal bir durumdur. 

Selülitin erkeklere nazaran kadınlarda daha çok rastlanmasının sebebi kadınların yağ alt dokusunun erkeklere göre farklı olmasıdır. Sadece kilolu insanların selüliti olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz çünkü selülit kilo ile ilgili değildir. Beslenme, hormonel yapı, yaşam tarzı ve genetik yapıya bağlıdır. 

Tavsiye İçerik: Vücut Kitle İndeksi Hesaplama

Selülit Neden Oluşur?

Selüliti oluşturan sadece tek bir etken yoktur. Yukarda da bahsettiğimiz gibi hormonel yapı, genetik faktörler, sıkça kilo alıp vermek, özellikle yağlı ve şekerli gıdalar tüketmek, hormonel düzensizlik yaratabilecek ilaçlar kullanmak selülit oluşturabilir. Bununla birlikte östrojen hormonunun normalden fazla olması, deri altındaki yağ dokusunu incelteceği için düzensiz bir yağlanma meydana gelecektir. Erkeklerde selülitin nerdeyse hiç olmama sebebi de östrojen hormonunun kadınlara nazaran çok daha az olmasından kaynaklanır. 

Selülitin nasıl gözüktüğü ve nerelerde çıktığını anladığımıza göre, doğal yollarla selülitten  nasıl kurtulacağımızı da öğrenmek için okumaya devam edin. 

Doğal Yollarla Selülit Nasıl Giderilir?

Medikal bazı ilaçlarla tedavi edilebilen selülitler için krem kullanılabilinir veya bazı masaj yöntemleri ile selülitler azaltılırken bölgesel incelme de sağlanabilinir. Fakat medikal olarak selülit tedavisi istemeyenler için evde tedavi yöntemleri de mevcut ve yararlı. Sizin için doğal yollarla selülit nasıl giderilir? sorusununun cevabını derledik. Okumaya devam edebilirsiniz. 

Evde Doğal Yollarla Selülit Giderme

  1. Kahve ve Şeker Peelingi
  2. Ananas 
  3. Limon Suyu
  4. Lahana Çorbası ve Suyu
Kahve ve Şeker Peelingi

Selülit, özellikle bacak selülitlerinden kurtulmak için peeling ile masaj yapmak en yaygın selülit tedavi yöntemidir. Hem rahatça erişebileceğiniz, hem de bulması kolay malzemeler ile sizin için bir peeling tarifi oluşturduk

İhtiyacınız olan malzemeler ⅓ çay bardağı kadar esmer şeker, 1 çay bardağı türk kahvesi ve yarım çay bardağı kadar su. Bu karışımı peeling kıvamına getirin ve selülit olan bölgelere dairesel hareketlerle uygulamak. Karışımı 15 dk beklettikten sonra ılık su ile yıkayabilir ve selülitleriniz geçene kadar bu yöntemi uygulayabilirsiniz. Karışımı sonradan yıkamak durumunda kalacağınız için size önerimiz kahve ve şeker peelingini duştan önce yapmanız. 

Ananas 

Selülitlere direkt iyi gelmese de dolaylı olarak düzenli kullanım sonucu selülitlerinizi azaltabilecek olan yiyecek ananas. Doğru beslenme ve hayat tarzı ile birlikte ananas suyu tüketmek bacak selülitlerine dolaylı olarak iyi gelecektir. Ananasın içinde bulunan bromelain maddesi, cildimizde oluşan kırışıklıklara iyi gelerek parçalanmasına yardımcı olur. Bu vesileyle ananas lezzetli bir ara öğün olarak tüketilebilinir. Fakat şunu söylemek gerekir ki mucize yiyecek diye bir şey yoktur. 

Limon Suyu

Hem suyunuza karıştırıp detoks suyu haline getirebileceğiniz hem de cildinize sürerek selülitlerinizi azaltabileceğiniz limon suyu birçok konuda yararalı ve içindeki c vitamini sayesinde bağışıklığa son derece iyi gelen bir meyve. 

Limon suyunu içmek istiyorsanız suyunuza sıkın ve haftada bir limonlu su içerek toksin atın veya cildinize sürmek istiyorsanız 2 adet aspirin ve 1 limonun suyunu karıştırarak selülitli bölgeye sürün. Bu işlemi selülitleriniz azalana kadar yapabilirsiniz. Fakat selülit azaltmak için sürekli detoks suyu yapmak uzun vadede zararlı olabilir. Detoks sularını, haftada veya ayda bir içerek işlevini aynı derecede yerine getirmesini sağlayabilirsiniz. 

Lahana Çorbası ve Suyu

Vücutaki toksinlerin atılmasında yardımcı olan lahanayı salatalarınızda kullanabilir veya lahana çorbası ile yağ yakımına katkıda bulunup bacak selülitlerinizi azaltabilirsiniz. Özellikle diyetisyenler tarafından yağ yakma özelliği sayesinde diyet listelerine eklenen lahana çorbası, uzun vadede yağ yakımına katkı sağlayacaktır. 

Selülit Oluşmasını Önlemek İçin Ne Yapmalıyız?

Selülitin kadınların çoğunda var olan ve gayet normal bir durum olduğundan bahsetmiştik. Fakat bunun normal olması, önlenemeyeceği anlamına gelmiyor. Genetik faktörlerin yanısıra yeme alışkanlığımız ön planda olmak üzere günlük hayat alışkanlıklarımız uzun vadede selülit oluşumunu etkiler. 

Selülit oluşumunu engellemek için yapmanız gerekenleri sizin için derledik. Bu önlemler, bazı günlük hayat alışkanlıklarının değiştirilmesi ile rahatlıkla alınabilinir. Selülit oluşmaması için almanız gereken önlemler sırasıyla:

Selülit Oluşumunu Engellemek

  1. Tükettiğiniz Tuz Miktarına Dikkat edin
  2. Bol Su İçin
  3. Yüksek Yağlı Besinlerden Uzak Durun
  4. Egzersiz Yapın
Tükettiğiniz Tuz Miktarına Dikkat Edin

Günlük tükettiğiniz tuz miktarına özen göstererek selülit oluşumuna mani olabilirsiniz. Tuz miktarı sadece yemeğe koyduğunuz tuz değil, tükettiğiniz besinleri de kapsar. Salamura, tuzlu peynir, turşu, salam ve sosis, sucuk gibi şarküteri ürünler tuz oranı yüksek besinlerdir. 

Bol Su İçin

Bol su içerek vücudunuzdaki ödemleri atabilir ve düzenli su içerek enerjinizi regüle edebilirsiniz. Kışın 2.5, yazın en az 3 litre su içerek dolaşımınıza, sindirim sisteminize ve en son da selülitlerinizi iyileştirebilir ve önleyebilirsiniz. 

Yüksek Yağlı Besinlerden Uzak Durun

Yüksek yağlı besinler; yani pasta, börek çörek ve kızartmalar selülitleri oluşturan başlıca etmenlerden biri. Selüliti oluşturan yağ dokularının fazlalaşması daha çok selülite sebep olacağı için yediğimiz ve içtiğimize dikkat etmek uzun vadede sağlıklı beslenerek selülitlerden kurtulmamızı sağlayacaktır. 

Egzersiz Yapın

Kan dolaşımını arttıran ve cildi sıkılaştıran egzersiz, selülitlerden kurtulmak için beslenme ile birlikte en iyi yöntem olacaktır. Haftada en az 3 kere özellikle ağırlık antrenmanı yapmak, hem cildinizi sıkılaştıracak hem de vücudunuzu sıkılaştıracaktır. Ağırlık atrenmanı yapmaktan korkan hanımlar için şunu söyleyelim ki kas kazanmak sizi erkeksi göstermez, yağ yakımına son derece katkı sağlar ve cardiodan daha çok yağ yakar. Özellikle selülitlerden kurtulmak için ağırlık antrenmanlarını egzersizlerinize ekleyebilirsiniz. 

Tavsiye İçerik: Ayak Topuk Sertleşmesine Ne İyi Gelir?

Sıkça Sorulan Sorular:
At Kılı Fırça Selülite İyi Gelir mi?

At kılı fırçası kan dolaşımını arttırarak kıl dönmesi, çatlak ve selülit problemlerini ortadan kaldırmak için epey yararlı bir üründür. At kılı fırçası ile kuru fırçalama yaptıktan sonra herhangi bir nemlendirici kullanabilir ve düzenli olarak duştan önce selülitleriniz için bu yöntemi kullanabilirsiniz. 

Vicks Krem Selülite İyi Gelir mi?

Vicks kan dolaşımını hızlandıran bir krem olduğu için selülitlere iyi gelebilir. Zaten selülit kremlerinin amacı kan dolaşımını hızlandırarak selülitleri yok etmektir. 

Selülit İçin Hangi Doktora Gitmeliyim?

Selülitlerinizden medikal yollarla kurtulmak istiyorsanız gitmeniz gereken doktor plastik cerrahi uzmanı veya dermatolog olacaktır. Bununla birlikte evde tedavi yöntemleri sayesinde de selülitlerinizden kurtulabilirsiniz. 

Doğal Yollarla Selülit Nasıl Giderilir? ile ilgili sizin için derlediğimiz bu yazıdan hoşlandıysanız diğer yazılarımıza da göz atmayı unutmayın. Selülit ile ilgili sorularınız için yorum yapmayı unutmayın.

El bakımı ne kadar önemliyse, ayak bakımı da bir o kadar dikkat etmemiz gereken bir konu. Günlük hayatta bazı alışkanlıklar sonucu veya bakım ihmali sonucu ayak topuklarında sertleşme oluşabilir

Ayak topuğunda sertleşmenin en yaygın görüldüğü kişiler çoğunlukla bütün gün ayakta duran, kuru cilde sahip olan veya ayak nasırına sahip insanlardır. 

Ayak topuğu sertleşmesinden muzdaripseniz ve evde çözüm arıyorsanız, yazımızı okumaya devam edebilirsiniz

Ayak Topuk Sertleşmesine Ne İyi Gelir? Ayak Topuk Sertleşmesine İyi Gelecek Şeyler

Ayak Topuğu Sertleşmesi Neden Olur?

Ayaklardaki topuk kısmı, cildin en kalın katmanı olduğu için sertleşmeye ve çatlamaya müsaittir. Bu nedenle ayak topuğu sertleşmesi yaşamadan evvel buna mani olmak ve düzenli ayak bakımı yapmak en mantıklısı. Fakat yine de ayak topuğu sertleşmesi yaşıyorsanız ve neden olduğunu bilmiyorsanız size açıklayalım

Ayak topuğu sertleşmesinin en yaygın sebebi bütün gün ayakta durulması sonucu hava almayan ayaklar ve ayakkabı içinde durulmasıdır. Bunun için kullandığımız ayakkabı önem arz eder. Bununla birlikte düzenli olarak bakımı yapılmayan ayakların tabanları kalınlaşır. Bu vesileyle kan dolaşımı yavaşladığı için cildin elastiki özelliği azalır ve ayak topuğu sertleşmesine yol açar. 

Ayak topuğu sertleşmesi herkesin başına gelebilir. Düzenli bakım yapılmadığında, sürekli çıplak ayakla yere basılması durumunda, duştayken ayağı ölü deriden arındırmak adına vakit ayrılmadığında topuk çatlaklarla karşılaşmak epey muhtemeldir. 

Ayak Topuğu Sertleşmesine Doğal Çözümler

Ayak topuğu çatlaması çoğunlukla medikal bir müdahale gerektirmez. Ancak düzenli bakım ile topuklarınızdaki sertleşme ve kuruluktan kurtulamıyorsanız medikal destek alabilirsiniz. Ayak topuğu için vereceğimiz doğal malzemeler çoğunlukla hepimizin evinde olan veya aktarlardan bulabileceğimiz malzemelerdir.

  1. Limon
  2. Bitkisel Yağlar 
  3. Vazelin
  4. Nemlendirici
  5. Bal
  6. Pirinç Unu

Limon

Limon kestikten sonra ellerine sürmeyi sevenler limonun cildi yumuşatan özelliğini bilir. Cilde iyi gelen limon, kurumuş ayak topuklarını da tedavi eder. Yapmanız gereken ayağınızı koyacağınız bir leğen bulup ılık suyla doldurmak. Ardından bu suya azıcık limon suyu dökün. Ayağınızı 15 dk bu suyun içinde beklettikten sonra ponza ile ayağınızdaki ölü deriden kurtulun. Yalnız suyun sıcak olmamasına, ılık olmasına dikkat edin. Sıcak su cildi kurulaştırabilir. 

Bitkisel Yağlar 

Hepimizin evinde bulunan ya da aktarlardan bulabileceğimiz bitkisel yağlar sırasıyla: zeytinyağı, hindistan cevizi yağı, susam yağı ve badem yağıdır. Bu yağlar cilde nem verirken, topuktaki çatlak ve kuruluğu da ortadan alır. Ayaklarınızı yumuş yumuş yapmak için önce ayaklarınızı ılık suda bekletip yumuşatın. Ardından ponza ile ölü derilerden arındırın. Seçtiğiniz bitkisel yağlardan birini sürüp üstüne de çorap giydikten sonra huzurla uyuabilirsiniz. 

Vazelin

Birçok problemi tedavi ederken kullanılan vazelin, tek başına veya karışım halinde kullanılabilinir. Bitkisel yağlar gibi vazelini de ayağınızı ılık su ile yumuşatıp ponza ile ölü deriden arındırdıktan sonra kullanmanızı öneririz. Dilerseniz vazelini birkaç damla limon suyu ile karıştırıp da ayaklarınıza sürebilirsiniz. Ayak topuğunuzdaki sertleşme geçene kadar vazelin kürünü uygulayabilirsiniz. 

Nemlendirici

Günlük hayatta vücudunuz, elleriniz ve özellikle ayaklarınız için düzenli kullandığınız bir nemlendiriciye sahip olmak uzun vadede olası topuk çatlakları ve kuruluğu için önlem olacaktır. Bu vesileyle, hele bir de kuru bir cilde sahipseniz cildinizi nemlendirmiş olacaksınız. Üstte de anlattığımız gibi ayaklarınızı ılık suda bekletip ponza ile ölü deriden arındırdıktan sonra nemlendiricinizi sürüp çorap giyebilirsiniz. Bu şekilde her sabah yumuşak ve sağlıklı ayaklar ile uyanmış olacaksınız. 

Bal

Doğal şifa kaynağı olan bal, topuklardaki kuruluğu çözme garantilidir. Doğal antibakteriyel ve nemlendirici özelliğe sahip balı topuk çatlaklarında kullanmak için ılık suyun içine bir miktar bal karıştırdıktan sonra ayağınızı yumuşatmalı, ardından ponza ile ayağınızı temizlemelisiniz. Bu yöntemi dilediğinizde uygulayabilrsiniz. 

Pirinç Unu Peelingi

Pirinç unu sayesinde ayak topuklarınıza doğal peeling yapabilirsiniz. İhtiyacınız olan malzemeler 1 avuç pirinç unu, birkaç çay kaşığı bal ve sirke suyu. Bu malzemeleri karıştırıp macun haline getirdiken sonra ayağınıza ovalayarak sürün. Daha iyi sonuç almak için peeling öncesi ayaklarınızı ılık suda beklettikten sonra ponza taşı ile temizleyin. 

Tavsiye İçerik: Ayak Mantarı Kendiliğinden Geçer Mi?

Sıkça Sorulan Sorular
Ayak Topuk Temizliği Nasıl Yapılır?

Ayak topuğu temizlemesi topuktaki kalın deriden kurtulmak ve kan dolaşımını hızlandırıp ayak sağlığına katkıda bulunmak amacıyla yapılır. Bunun için bitkisel yağlardan destek alabilir, ayak peelingi yapabilirsiniz. Bu işlemi yapmadan önce ayağınızı ılık suda bekletip yumuşatmayı, ardından ponza taşı yardımıyla ölü deriden arındırmayı ihmal etmeyin. 

Ayak Soyma Maskesi Nasıl Yapılır?

Çatlamış ayaklar veya düzenli bakım yapılmayan ayaklarınız için maske yaparak ölü deriden arındırabilirsiniz. Ayak soyma maskesi için ihtiyacınız olan malzemeler 2 çorba kaşığı sirke ve 1 çorba kaşığı kil tozu. Bu malzemeleri karıştırıp kıvam verdikten sonra ayağınıza ovalayaral sürün ve streç film ile kaplayın. 30 dakika sonra ılık suyla yıkayın. 

Vücut Kremi Ayağa Sürülür mü?

Konu nemlendiriciye gelince hangi ürünü nereye sürdüğümüzü önemsemeyebiliriz fakat bu çok gene bir yanılgıdır. Her bölgenin kendine özel içerikleriyle üretilmiş nemlendiriciye ihtiyacı vardır. Mesela ayak için kullandığını bir el kremi, içinde bulunan bazı içerikler sonucu ayağınızı kurutabilir ve var olan ayak sorunlarınızı kötüleştirebilir. 

Ayak topuk sertleşmesine ne iyi gelir? ile ilgili yazımızı faydalı bulduysanız diğer yazılarımıza da göz atmayı unutmayın. Ayak kuruluğu veya ayak sertleşmesi hakkında merak ettiklerinizi yorumlar kısmından yazmayı ihmal etmeyin.

Çoğunlukla ergenlikte ortaya çıkan sivilcelere bi şekilde çare bulsak da bu sefer yanlış tedavi sonucu sivilce lekeleri ile baş etmek durumunda kalıyoruz. Medikal yollarla lekelerden kurtulmanız mümkün olsa da masraflı olabilir. Sivilce lekelerine evde çözüm arayanlar için doğal yollarla da sivilce lekelerine çözüm bulabileceklerini söyleyelim. 

Sivilce Lekeleri İçin Evde Çözüm Evde Doğal Yollarla Sivilce Lekelerine Çözümler

Sivilce Lekesi Nedir?

Sivilce lekesi, sivilce sonrası oluşan lekelerdir. Gözeneklerin yağ ile dolması sonucu ciltte yarattığı genişletme sivilce lekesine sebep olur. Sivilce lekeleri farklı boyutlarda olabilir. Sivilce lekeleri medikal yollarla, yani: iğneli lazer, kimyasal peeling ve radyofrekans operasyonları ile kısa vadede sivilce lekelerinden kurtulabilirsiniz. Bununla birlikte doğal yöntemler de mevcut. Doğal yollarla sivilce lekelerini gidermek için okumaya devam edin. 

Sivilce Lekelerine Evde Tedavi Yöntemleri

Sivilce lekelerinden kurtulmak istiyorsanız evde uygulayabileceğiniz birçok tedavi yöntemi mevcut.  Bu doğal ürünler ve karışımlara rahatça ulaşabilir ve düzenli maske yaparak cildinizdeki sivilce lekelerinden kurtulurken cilt bakımı da yapabilirsiniz. Sivilce lekelerinden kurtulduktan sonra düzenli olarak da cilt bakımı yapmayı ihmal etmemeniz gerektiğini hatırlatırız. 

Sivilce Lekelerinden Kurtulmak:

  • Gül Suyu Maskesi
  • Limon ve Bal Maskesi
  • Bal ve Elma Maskesi
  • Aloe Vera
  • Gül Suyu Maskesi

Gül Suyu Maskesi

100 ml gül suyu, iki kaşık bal ve şeker, e vitaminini karıştırın. Ardından bir pamuk yardımıyla cildinize sürün. Gül suyu maskesini 5 dakika cildinizde beklettikten sonra ılık suyla cildinizi yıkayın.

Limon ve Bal Maskesi

Limon ve bal maskesi için ihtiyacınız olan şeyler 1 yemek kaşığı limon ve 2 yemek kaşığı bal olacak. Limon ve balı karıştırdıktan sonra 4 dakika kaynatın. Cildinize sürebileceğiniz bir ısıya ulaştıktan sonra cildinize sürün ve 15 dakika bekleyin. Limon sayesinde cildiniz gerginleşecek. Haftada bir uygulayabileceğiniz limon ve bal maskesi sayesinde sivilce lekeleriniz yok olacak. 

Bal ve Elma Maskesi

Cildinize gerekli vitaminleri sağlayacak ve sivilce lekelerini yok edecek bal ve elma maskesini yapmak oldukça basit. Bir adet elmayı soyduktan sonra üstüne birkaç yemek kaşığı bal sürdükten sonra cildimize masaj yaparak uygulayacağız. 15 dk bekledikten sonra cildi ılık suyla yıkayarak yumuşak bir cilt elde edebilirsiniz. Uzun vadede bal ve elma maskesi ile sivilce lekelerinizden kurtulmuş olacaksınız. 

Aloe Vera

Cilt bakımında bir numaralı ürün olan aloe vera sayesinde cildinizdeki lekelerden kurtulabilir ve doğal olarak yüz bakımı da yapabilirsiniz. Cildinizdeki lekeli bölgelere aloe vera sürerek uzun vadede sivilce lekelerinden kurtulabilirsiniz. Eğer maske yapmak istiyorsanız biraz aloe vera üstüne bir iki damla limon sıkıp karışımı cildinize uygulayabilirsiniz. 10 dk bekledikten sonra cildinizi ılık suyla yıkadıktan sonra düzenli olarak bu maskeyi yapıp sivilce lekelerinizi yok edebilirsiniz. 

Sivilce İzleri Kendiliğinden Nasıl Geçer? 

Sivilce izlerinizi geçirmek istiyorsanız ve günlük bakım rutinlerine vakit ayıramadığınızı düşünüyorsanız günlük hayatınızda değiştirebileceğiniz veya rutininize ekleyebileceğiniz birkaç yöntem de mevcut. 

  1. Güneş Kremi 
  2. Cilt Bakım Rutini
  3. Cildinize Dokunmayın

Güneş Kremi

Sivilce izlerinin geçmesi ve başka cilt problemlerinin de oluşmaması adına güneşten ne kadar uzak durursanız kârdır. Gün içinde dışarı çıkmadan 20 dk  önce güneş kremi sürmeniz uzun vadede cilt problemlerinizin önüne geçme konusunda yardımcı olacaktır. Güneş kremi, var olan cilt problemlerini çözmeyecektir fakat olası akne izlerinin ve güneş lekelerinin önüne geçecektir. Ayrıca var olan akne izlerinin geçmesi için, cildinize güneş kremi sürmeden dışarı çıkmak doğru olmayacaktır. 

Cilt Bakım Rutini

Akneye eğilimli bir cildiniz varsa ve sivilce lekelerinden şikayetçiyseniz, kendinize uygun bir cilt bakım rutini oluşturmak cildinize iyi gelecektir. Cilt bakım rutini için aşırılara kaçmanıza gerek yok. Bir adet cilt yıkama sabunu ve ardından kullanacağınız tonik ile cildinizi ölü derilerden temizleyecek, uzun vadede lekesiz yani sağlıklı bir cilde kavuşacaksınız. 

Cildinize Dokunmayın

Cildinizdeki sivilceleri sıkmak, patlatmak sonucunda sivilce izi kalabilir. Bunun için cildinizdeki sivilcelerin kendiliğinden geçmesini bekleyin. Sivilceniz iyileşirken oluşturduğu kabuğu almak da aynı şekilde iz bırakmasına yol açacaktır. Sivilce üstünde oluşan kabuk, iyileşme sürecinde sivilceyi mikroplardan koruyan bir katmandır. Sivilce izleri ve sivilcelerle oynamadan beklemek, yani mümkün olduğunca cildinize dokunmamak önemli.

Tavsiye İçerik: Aloe Vera Jelinin Cilde Faydaları

Tavsiye İçerik: Cildimin Parlaması İçin Ne Yapmalıyım?

Sıkça Sorulan Sorular
Yetişkinlerde Sivilce Neden Çıkar? 

Yetişkinlikte ortaya çıkan sivilce probleminin birçok sebebi olabilir. Hormonel değişiklikler, hijyen eksikliği ve dengesiz beslenme gibi durumlarda sivilce çıkabilir. Bununla birlikte kullanılan bazı ilaçlar sonucu da yetişkinlerde akne sorunu ortaya çıkabilir. 

Kör Sivilce Nasıl Geçer?

Kör sivilce, ucu gözükmeyen sivilcedir. Kör sivilcede iltihap derinin altındadır ve ucu yoktur. Genellikle boğum şeklinde büyük bir katman gibidir ve kişiye ağrı, kaşıntı verebilir. Fakat yok etmek elbette mümkün. Kör sivilceyi rahatlatmak ve yok etmek için elma sirkesi kullanılabilir. Bununla beraber bir pamuk veya sargı bezi yardımıyla bölgeye sıcak tampon yapılması rahatlatacaktır. 

Kistik Sivilce Nasıl Geçer?

Kistik sivilce, cildin çok derinlerinde oluşan ve normal sivilceye göre çok daha hassas, büyük ve kırmızı gözüken sivilcelerdir. Kistik sivilce çoğunlukla hormonel dengesizlikler sonucu oluşur. Kistik sivilceler için uzun vadede doğru beslenmek en önemlisidir. Bunun dışında hormonel dengesizlik ile oluşan sivilceler için mutlaka dermatoloğa başvurulmalı. 

“Sivilce lekeleri nasıl geçer?” konulu yazımızı beğendiyseniz diğer yazılarımıza da göz atmayı unutmayın. Sivilce izleri ve akne problemleri ile ilgili merak ettikleriniz için yorumlar kısmından yazmayı ihmal etmeyin.